Yunan adalarında turizmin bozmadıkları hangileri
Pazar Sohbeti
4 Temmuz 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Yolculuk notları.
Canım yola çıkmak istedi. Bazen bana gelirler böyle. Yeni motosikletimi de denemek istedim. Altı ada dolaştım: Lipsi, Leros, Kos, Simi, Rodos, Karpatos. İzlenimlerim neler?
Yunanistan’ın, Ege’nin küçük adaları gerçekten çok güzeller, hala çok güzeller. Bozulma eğilimi göstermiyorlar.
Kos ve Rodos bence beş para etmez yerler. Organize endüstriyel turizm tarafından fazlasıyla ırzlarına geçilmiş. Kos’u sevmiyorum, dördüncü, beşinci gidişimdi, hiçbir zaman sevmedim. Rodos da keza. Rodos tarihi doku olarak güzel yerleri olan bir ada. Fakat vıcık vıcık turist, her tarafına turist sinmiş, belediye otobüsleri gibi tıklım tıklım. Tekrar tekrar ona geliyorum, rahmetli Necmeddin Erbakan en doğrusunu söylemişti vaktiyle, turist döviz getirir, ahlak götürür. Çevre kirliliği açısından, doku kirliliği açısından, insan kirliliği açısından, dumanlı endüstrilerden eksik tarafı olmayan bir sektör turizm. Uzun yıllar turizmin içinde bulunmuş birisi olarak bunu içtenlikle söylüyorum size.
Az turizm güzel bir şey. Mesela Karpatos adasında üç gün bir köyde kaldım Otuz kırk tane turist ya giriyor ya girmiyor bir günde. İki üç gün kalınca onları tanımaya başlıyorsun. Sokakta gördüğün zaman selamlaşmaya başlıyorsun. Sohbet etmeye başlıyorsun. Güzel bir şey. Bir miktar seyyah gezginin bir yerde bulunması o yerin büsbütün içine kapanıp dünyadan kopuk bir yer olmasını önlediği için, birtakım altyapı hizmetleri, iki üç tane lokanta, kalacak düzgün bir yer sağladığı için iyi bir şey. Fakat bir köy veya kasabanın bütün varlığı turiste mal kakalamak üzerine kurulu olduğu zaman o yer dehşetli antipatik bir yer haline geliyor.
Karpatos’u ilk kez gördüm ve çok hoşuma gitti. Çok dağlık, çok vahşi doğası olan bir ada. Tamamen çöldür zannediyordum. Bazı bölgeleri çöl fakat iç bölgeleri bayağı orman. Çok güzel köyleri var. Turizm tarafından mahvedilmemiş bir yer.
Simi’ye daha önce gitmiştim. Simi, yerel konut mimarisi açısından dünyanın en güzel yerlerinden biri. Bir kere yerleşim çok çarpıcı. Denizden çıkan dehşetli bir dağın kovuğuna yapıştırılmış bir yer. Bütün evler tutarlı bir mimariyle ve özenle yapılmış, öyle olmayanları da son zamanlarda başarılı bir şekilde kitabına uydurmuşlar. Renkleri çok etkili bir şekilde kullanmışlar. Halbuki mimaride genellikle gözden kaçırılan bir boyuttur renk uyumu. Bir tane çirkinlik yok adada. Turizmi biraz fazla olmaya başlamış.
Yani adalar güzel. Gene de en güzeli galiba bizim Samos. Turizmi kıvamında, kendi köy ve kasaba yaşamı hala canlılığını koruyan, yeterince büyük, çok yeşil bir ada. Diğer adaların hepsine fark atar bu açılardan. En önemlisi, göze batan bir çirkinlik yok. İnsanın gözünü yaralayan, ruhunu yoran hayvanlıklar vardır. Türkiye’de maalesef nereye gidersen git, mutlaka bunlarla karşılaşırsın. Birçok ülkede de mesela Amerika Birleşik Devletleri’nde de aynı şeyle karşılaşırsın. Burada çirkinlik yok. Sıradanlık var, çok var, ama çirkinlik yok. Bu da unutulmaz bir şey.