Yetmez ama evet diyenler pişman mı
Pazar Sohbeti
16 Şubat 2020
0:00
0:00

metin

2010 referandumundaki tutumunuzdan pişmanlık duyuyor musunuz?
2010 referandumunda görüşlerini beğendiğim ve makul bulduğum insanların tümü gibi ‘yetmez ama evet’ sloganını kullandım. Çünkü Türkiye’de radikal bir anayasa değişiminin gerekli olduğu konusunda, düşünme kapasitesi olan herkesin mutabık olduğu bir dönemdeydik. Bunun çok bariz bir ihtiyaç olduğu ortadaydı. 82 anayasası bir kepazeliktir, bir diktatörlük anayasasıdır. Bunun değiştirilerek temel hak ve özgürlükler üzerine ve kurumların modernleştirilmesi üzerine kurulu bir rejim gerektiğinde herkes mutabıktı. Dolayısıyla yeni anayasa tartışmalarında ben aktif olarak rol aldım.
2010’da getirdikleri anayasa taslağı yetersiz bir taslaktı. Hayal kırıklığına uğratıcı bir taslaktı. İçinde doğru yolda atılmış bir iki adımla birlikte çok saçma ve çok yanlış olduğu belli olan adımlar vardı. Fakat bunun daha kapsamlı bir anayasa değişikliği için suları test etme niteliğinde olduğu söylendi. Buna inandık, herkes buna inandı. Bu nedenle de bu adımı atmamız lazım denildi.
Kürt halkının büyük çoğunluğu çekimser kaldı referandumda. Buna karşılık Türkiye’de eğer fikirlerine değer verdiğim, atıyorum, 200 kişi varsa bunların 190’ı benim gibi düşündü. Doğru olan oydu. Getirdikleri anayasa reformu, sonradan FETÖ adı verilen Hizmet cemaatinin kısa bir süre için yargı sisteminde egemen olması, belli başlık köşe başlarını tutması sonucunu doğurdu. Bu önceden planlanmış mıydı yoksa hatalı hesap sonucu muydu onu bilemiyorum. Sonuç olarak Türkiye yaklaşık üç dört sene boyunca bir cemaat egemenliğini yaşadı. Bunun birçok sıkıntıları olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat sonuçta tasfiye edildiler.
Anayasa değişikliğinin pratikteki tek sonucu askerlerden bir dizi insanın, Ergenekoncuların ve o zamanki genelkurmay başkanının, bir süre hapse girmesi oldu. Ben bunun iyi bir şey olduğu kanısındayım. İyi ki girdiler, daha uzun kalmaları gerekiyordu. Maalesef bir süre sonra dengeler değiştiğinde tekrar salındılar.
Bunun dışında 2010 referandumunun ciddi herhangi bir sonucu olmamıştır. Başkanlık sistemi daha önce ve daha sonra iki ayrı referandumla benimsendi. 2007 ve 2017 referandumlarıdır iki adımda başkanlık sistemini getiren, 2010 referandumuyla alakası yoktur. Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını pekiştirmesi ve kalıcılaştırmasının da 2010 referandumuyla herhangi bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum. Erdoğan iktidarının müzminleşmesinin tek sebebi vardır, o da karşısında seçenek diye CHP gibi bir partinin bulunmasıdır. İlla bir suçlu arıyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisine bakın derim.