Vicdani red hak mıdır
Pazar Sohbeti
26 Mart 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Vicdani red hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu ülkede vicdani red yüzünden hapse giren ilk kişi olan Osman Murat Ülke’yi biliyor musunuz? Onun bu duruşu ve onurlu mücadelesi üzerine ne söylersiniz?
Osman Murat Ülke olayını 1990’larda yakından izlemiştik. 1990 ve 2000’lerde bireysel olarak vicdani retçi olan insanların kahramanlığına şapka çıkardık. Kahramanlıktır çünkü, en büyük kahramanlıktır. İtiraz etme şansının olmadığı emirlere boyun eğerek cepheye yürümekten daha büyük kahramanlıktır. Uğradıkları zulmü lanetledik. 2010’lara dek memleketin ufkunu karartan askeri küstahlığı geriletmede oynadıkları rolü takdir ettik.
Biraz daha geniş bir tarihi perspektiften baktığım zaman ise şunu görüyorum. Hristiyan ülkelerde vicdani red hadisesi çok köklü bir gelenek. Çarlık Rusyası dahil olmak üzere, çok eski zamandan beri bilinen ve tanınan bir tavır. Hristiyan kültüründe devletle kilisenin ayrılığından doğan bir gelenek. Toplumun sayıca az olacağından emin olduğun bir kısmının askerlik hizmetini reddetmesi gerçeğini Napolyon da kabul etmiş, askerciliğiyle meşhur Prusya krallığı da kabul etmiş. Amerikalılar hak olarak Anayasa hukukuna yazmışlar. İngiltere’de zaten hiçbir zaman mecburi askerlik olmadığından vicdani red de konu olmamış.
Türkiye’nin tarihinde yoktur böyle bir şey. Müslüman olmak demek, asker olmak demektir. İkisi birbirinden ayrılamayacak şeylerdir. Bir Müslüman olarak cihat görevini icra etmekle mükellefsin. Müslümanlar için bireysel vicdani reddi hiçbir zaman tanımadı Osmanlı Devleti. Bunun gündeme gelmesi, Türkiye’nin modernleşmesiyle ilgili bir krizdir. Türkiye, birçok açıdan eskimiş ve köhnemiş olan kendi kültürünü terk edip başka bir kültürün davranış kalıplarını benimsemeye kalktı ve bu süreçte bir sürü tökezleme yaşadı. Vicdani red krizi bu tökezlerden bir tanesidir. Dediler ki, biz öncelikle Türk ve Müslümanız. Batılı olmak istiyoruz. Fakat Batılı olmanın şartlarından biri, Türk ve Müslümanlığın bazı şartlarından vazgeçmektir. Onu istemiyoruz. Ziya Gökalp paradoksudur bu: Onların kültürünü alalım ama almayalım. Hem perhiz hem lahana turşusu.
Günümüzde bu meselenin gitgide önemini ve ciddiyetini kaybetmeye yüz tuttuğunu düşünüyorum. Çünkü zorunlu askerliğin önemi azaldı, tüm dünya profesyonel ordulara yöneldi. Profesyonel ordularda vicdani red diye bir şey söz konusu değildir. Ukrayna’da ilk altı ayda asıl savaşı veren Çeçenlerdi. Şimdi ise Wagner gibi paralı profesyonel gruplar savaşıyor. Amerikan ordusunda özel taşeron firmaların rolü arttı. Türkiye’de de SADAT ve benzerleri var biliyorsunuz. Profesyonel ordular vasıtasıyla yapılacak olan savaşlarda vicdani red diye bir seçenek kalmıyor ortada.
Benim tanıdığım kuşağın dünyasında vicdani reddin vazgeçilemeyecek bir insan hakkı olduğunu düşünürdüm ve öyle düşünmeye devam ediyorum. Öte yandan, genç erkeklerin mutlaka bir süre askere gitmesinin de iyi bir şey olduğuna inanıyorum. Değerli bir deneyimdir. Kendini tanımak açısından, toplumu tanımak açısından, toplumda başka varoluş biçimlerinin de mümkün olduğunu idrak etmek açısından önemli bir deneyimdir. Genç arkadaşlarımızın, kendi oğullarım dahil olmak üzere, mutlaka vakitlice, gecikmeden askere gitmeleri için teşvik ederim hep.