Versay Antlaşması gibi bir yanlışı nasıl yaptılar
Pazar Sohbeti
19 Eylül 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Versailles Antlaşması gibi devam ettirilemez saçma bir anlaşmayı Fransızlar on yıllardır devam eden Alman korkuları ve hisleriyle sebebiyle mi masaya koydu? Diğerleri bunu nasıl kabul etti?
Birinci Dünya Savaşı’nı sonlandıran antlaşma kahredici bir antlaşmadır. Almanların burnunu sürtmek amacını güder. Daha imzalandığı gün, aklı başında olan herkes, bu sürdürülebilir bir şey değil, bunu yapamayız fikrini beyan etmişti. Buna rağmen o antlaşma imzalandı ve o antlaşma nedeniyledir ki Almanya’da Nazi revanşizmi, daha birinci günden itibaren büyük destek ve coşku ile kabul gördü. Açıklaması nedir diye sorarsanız, cevabı ben size söyleyeyim. Tarihteki aşağı yukarı her şeyin açıklaması aptallıktır. İnsanlar akılsız mahluklar. İnsanlar kendilerine bir vizyon ve akıl ve teori ve uzmanlık süsü vermeyi severler. Aslında hepsi de dünyada ne olup bittiğini anlamaya çalışan çaresiz birer çocuktur.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı olsun, dört yıl boyunca sürdürülmesi olsun, inanılmaz bir ahmaklıktı. Gaza getirdiler kendilerini. Biz saldırmazsak onlar saldıracak deyip saldırdılar. Bunca insan telef oldu, artık geri adım atamayız diye devam ettiler. Korkunç derecede kanlı bir savaştı. Milyonlarca insan o kıyma makinesinin içine girdi ve et yığını olarak çöpe atıldı. Savaştan sonra bir buçuk senede zar zor oluşturulan antlaşmalar çerçevesi de sanırım her şeyden önce ölçüsüz kibirle, kişisel zaaflarla, çapsız insanların inatları ve prestij kavgalarıyla açıklanabilir. Savaşın sonunda yönetici kadrolar bunun hesabı sorulacak bizden korkusu içindeydiler. Belki kısmen bu psikolojinin de etkisiyle, esasen berabere biten bir savaştan epik bir galibiyet anlatısı çıkarma sevdasına düştüler.
Savaş son gününe kadar başa başa cereyan etti ve sonuçta her iki taraf da artık tükendiği için, bittiği için sona erdi ve hasbelkader Almanya önce pes etti. Fakat kahredici bir hezimet değildi. Tartışmasız bir şekilde yenilmedi Almanya. Son güne kadar kazanıyoruz, kazandık derken, aa, bir de baktılar bütün orduları dağılmış. 1945’teki gibi (yahut 1648’deki gibi) bitmiş, ezilmiş, direnme iradesini kaybetmiş değildi Almanya.
Bu hakikatin üzerine İtilaf devletleri bir kahır antlaşması kurmak istediler. Almanların bir daha düzelemeyecek şekilde kökten yenildiğine hükmedip ona göre koşullar dayattılar. Bir soygun antlaşmasıdır Versailles Antlaşması. Önümüzdeki 40 sene boyunca Almanlar ölesiye çalışacaklar ve her şeyi bize ödeyecekler fikri üzerine kuruludur. Ordularını tasfiye edecekler. Jandarma gücü bile bulunduramayacaklar. Biz karar vereceğiz onların nasıl yönetileceğine. Tüm mal varlıkları, endüstrileri, finans varlıkları bizim emrimize amade olacak dediler. Almanlar çaresiz kabul etti bunu. Fakat ilk fırsatta, aradan on sene geçmeden deldiler ve ters çevirdiler anlaşmayı. Akılsızlıktan başka bir açıklaması yok bunun. Yani Paris Barış Konferansı’na katılan kişileri, Lloyd George’u, özellikle İtalyan delegasyonunu, özellikle Amerikan delegasyonunu incelediğin zaman, ki hayli çok yayın var o konuda, ‘salak ya bunlar’ duygusuna kapılmamak mümkün değildir. Megalomaninin getirdiği olayları kavrayış eksikliği belirleyici oldu diye düşünüyorum.