Vatan toprağı ne zaman öpülür
Pazar Sohbeti
11 Temmuz 2021
0:00
0:00

metin

Türkiye’ye döndüğünüzde toprağı öpecek misiniz?
Bir kere yapmıştım o işi. Hatta iki kere yaptım. 1990 yılında, daha Sovyetler Birliği dağılmadan, Kasım Aralık aylarında bir Gürcistan-Ermenistan-Azerbaycan gezisi yapmıştım. Bir buçuk ay gibi bir süre bu üç cumhuriyeti dolaştım. Mevsim soğuk, ortam kasvetli, her şey çökmüş, elektrik yok, imkanlar kısıtlı, Sovyetler Birliği dağılma aşamasında. Birkaç kez aç kaldım. Yiyecek bir şey bulamıyorsun. Her şehirde bir tane, iki tane Devlet Restoranı var. Ya remontta, yani tamirde, kapalı. Ya yerini bulamıyorsun, nerede olduğu belli değil. Bulsan da servis etmiyorlar. Mantığı nedir anlaşılmıyor.
Ondan sonra karayoluyla Batum'dan geldim, doğru Trabzon'a gittim. Trabzon meydanına geldim, Taksim Meydanı’dır adı. Orada aklım başımdan gitti. Yan yana 20 tane yemekçi dükkanı. Gece olmuş, hepsi ışıl ışıl, pilavlar, dönerler, baklavalar fışkırıyor dışarı. Cennete geldim ben duygusuna kapılmıştım. Bir arkadaş da vardı yanımda, resmen eğilip yeri öptük. Ne güzel yere geldik biz diye.
İkincisi 2012 senesinde İran'ı bisikletle üç hafta turladıktan sonra döndüm Doğubayazıt'a geldim. Boktan bir otel buldum. Hoş bir yer değil Doğubayazıt aslında, İran'dan daha geri bir yer. İki M’li Migros vardı, oraya girdim. Ürün bolluğu karşısında resmen sendeledim. Vay canına, kapitalizm! Sizi çok seviyoruz, her ihtiyacınızı düşünüyoruz diye adeta kendini paralarcasına haykırıyor. Üç marka, beş boy kadın pedi, parfümlüsü bile var. Orada da çok etkilenmiştim. Yeri öpmedim de Migros'un raflarını okşadım. Ne büyük nimet diyerek.
Normalde öyle düşünmem. Kapitalizmin büyük bir nimet olduğunu düşünmüyorum. Migros'un raflarında hepsi birbirinin aynı olan yedi ayrı marka kadın pedi bulunması bana heyecan verici gelmiyor. Ama İran'da bir ay geçirdikten sonra gelip bunu gördüğünüz zaman da doğrusu şapka çıkarıyorsunuz, bu da bir gerçek.