Ural Altay dillerine ne oldu
Pazar Sohbeti
25 Temmuz 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Altay dilleri konusunda, Ural Altay dilleri konusunda bizi aydınlatır mısınız? Moğolca ile Türkçe’nin akraba diller olmadığını savunuyorsunuz. Neden?
Uzunca cevap vereyim isterseniz, çünkü üzerimde çok çalışmış olduğum, az çok bilgi sahibi olduğum bir konu. 19. yüzyıl ortalarında, yani günümüzden yaklaşık 180 yıl önce Hint ve Avrupa dillerinin ortak kökenleri keşfedildi. Büyük bir keşifti, muazzam bir ufuk genişlemesiydi.
Derken, bu dillerle akraba olmayan bazı diller olduğu, mesela Türkçenin, Macarcanın, Fincenin diğer Avrupa dilleriyle köken bağı olmadığı gerçeğiyle yüz yüze gelindi. Başta Macar ve Finli dil bilimcileri olmak üzere bazı Avrupalı düşünürler, ‘diğerleri’ grubuna giren bu dillerin ayrı bir dil ailesi oluşturduğu ve buna da Ural-Altay dilleri adı verilmesi gerektiğini ileri sürdüler. Yüzeysel bir bakışta, bir tarafta Macarca ve Fince ile, diğer tarafta Türkçe ve Moğolca arasında birtakım benzerlikler vardı. Gerçi o tarihte Avrupa’da üç beş kelime öğrenmiş seyyahlar dışında Moğolca bilen kimse yoktu ama o kanıya varıldı. Bu fikir 20. yüzyıl başlarına veya ortalarına kadar üzerinde fazla durulmadan kabul edildi. Üniversitelerde Ural-Altay departmanları, enstitüleri kuruldu, bir uzmanlık dalı oluştu. Özellikle Macarların büyük bir hızla kalkınıp Avrupa’da bir kültürel güç sergilemeye başladıkları bir dönemde Macarların çok hoşuna gitti bu olay. Onlardan Türkiye’ye de bulaştı. Türkiye’de de Ural-Altay dilleri fikri kabul gördü. 1930’lara gelindiğinde gitgide netleşti ki Ural Altay dil grubu diye bir şey yok. Yani bu diller arasında herhangi bir köken ilişkisi yok. Olsa da elimizde bunu kanıtlayacak delil yok.
Altay grubu, yani özetle Türkçe ile Moğolcanın akrabalığı tezi de, 1950’li yıllarda, yani biraz bu konulara vukufun arttığı, Ortaçağ Moğolcasına ait metinlerin az çok tanınmaya başladığı bir dönemde, o da patladı. Moğolca ve Türkçe arasında tarih boyunca birçok kültürel yakınlaşma olmuş. Bilemediğimiz kadar eski bir tarihte, muhtemelen 5. veya 6. yüzyıldan önceki bir tarihte, Moğolcaya çok sayıda Türkçe kelime sızmış. Moğolcanın kelime hazinesinin neredeyse yüzde kırkını oluşturan arkaik bir Türkçe dil katmanı var. Buna karşılık Türkçeye de Moğolcadan sayıları yüzleri bulan kelime gelmiş. Cengiz Han’dan sonraki kültürel alışveriş ayrı, bunlar Türkçenin daha eski bir katmanına yerleşmiş olan arslan, urgan, kalkan gibi kelimeler. Yani iki dil arasında akrabalık olmasa da hısımlık ya da evlilik ilişkisi mevcut.
Şöyle anlatayım. Her dilin prekültürel, yani kültür öncesi diyebileceğimiz bir temel kelime hazinesi var. İnsanoğlunun hayvandan çok farklı olmadığı bir dönemde, insan dilinin temel vokabülerini oluşturan, kabaca bin iki bin kelimelik bir altyapıdan söz edebiliriz. Bunlar nelerdir? Bir, temel fiiller, almak, vermek, itmek, sevmek, düşmek, ölmek, yemek gibi. İkincisi, insan bedeninin birimleri, el, yüz, burun, göz. Üçüncüsü, temel doğa olaylarının isimleri, gök, yağmur, güneş, toprak, ağaç, buna benzer isimler. Temel akrabalık ilişkilerini ifade eden isimler, anne, baba, çocuk vs. Birden ona kadar sayılar. Tüm dillerin iç çekirdeğini oluşturur bu vokabüler. Tarih boyunca en istikrarlı olan kısmıdır dilin. Bu kavramları hiçbir dil, çok istisnai birkaç örnek dışında başka bir dilden ödünç almaz. Ne kadar geriye giderseniz gidin, kullanım şekli değişebilir, telaffuzları değişebilir, fakat bir dilden ötekine geçen şeyler değildir bunlar. 19. yüzyılın büyük keşfi de Latince, Alman dilleri, Yunanca, Hintçe, Rusça gibi dillerde, bu temel vokabülerin, şaşılacak kadar tutarlı bir şekilde, hepsinde aynı olduğu idi. Telaffuzları uzman olmayanın tanıyamayacağı ölçüde değişmiş olabilir, fakat aralarında kurallı, yani matematiksel formül gibi tanımlanabilecek eşdeğerlikler vardır. Gelelim, Türkçe ile Moğolca arasında bu anlamda bir benzerlik yok. Bir dönem, 2006-2007’de uzunca bir süre Moğolca sözlükle yatıp kalktım. Ezberledim neredeyse Moğolca sözlüğü. Ses eşdeğerlikleri kurmak konusunda da epeyce bir tecrübem var, literatürü tanıyorum, bulmaca çözme yeteneklerimi sonuna kadar zorlayarak alakaları anlamaya çalıştım. Yok kardeşim, hiçbir şekilde eşdeğerlik kuramıyorsun. Moğolcanın dip katmanıyla Türkçenin dip katmanı, birbiriyle alakasız iki ayrı dil.
Son yıllarda ısrarla bu konuyu araştıran Sergey Starostin var, şimdi vefat etti, onun ekolünden gelen Anna Dybo var, yıllarca çalışıp bir Proto-Altaik etimoloji sözlüğü hazırladılar. İnandırıcı değil maalesef. Çok dar sahalarda, mesela belirli tarım işlevleri konusunda kelimeler arasında benzerlikler bulabiliyorsunuz. Belli ki tarımı birbirlerinden öğrenmişler. Tarımsal kelimelerde bir alışveriş olmuş. İmalat teknikleri konusunda epey bir kelime hazinesi var ikisi arasında ortak olan ve kökeni çok eskiye giden. Fakat bunlar genetik ortaklık kanıtlamaz. Bu diller arasında tarihte bir simbiyoz olmuşsa, yani aralarına köken ilişkisi olmadığı halde Sprachbund dedikleri türden bir beraberlik olmuşsa ona bir şey diyemem tabii. Fakat Hintavrupa dilleri gibi, Sami dilleri gibi ortak bir proto-dilden evrilmiş bir Altay dilleri grubu var diyorsanız, bunu kanıtlamak için daha pek çok çaba göstermeniz gerekiyor.