Ulus devletlerin çağı kapandı mı
Pazar Sohbeti
7 Mayıs 2023
0:00
0:00

metin

Ulus devlet fikri, ulaşım ve haber alma imkanlarının bu denli geliştiği bir çağda sürdürülebilir bir fikir midir? Tarihte toplumlar genellikle bu şekilde mi organize olmuştur?
1991’den sonra Batı dünyası, tarihin sonuna gelindiğine ve neoliberalizmin dünyanın bu noktadan sonra yegane alternatifi olacağına kanaat getirdiğinde, ulus devletin artık çağının dolduğu fikri çok yaygınlaşmıştı. Tipik bir 1990’lar ve 2000’ler düşüncesidir. Ulus devletlerin çağı bitti, yerine entegre dünya egemenliği kurulacak.
2020’ler, bu fikrin ne kadar erken, ne kadar daha çok çok su kaldırır bir fikir olduğunu ortaya koydu. İki gerçekle karşılaştı dünya bu son geçtiğimiz on yıl içinde. Birincisi, ticari entegrasyonun yani neoliberal ticaret ve finans politikalarının dünyanın pek çok bölgesine felaket getiren politikalar olduğu çıktı ortaya. Daha önce fark edilmemişti bu yeterince. Sınırları kaldırdığınız zaman, işçi ücretleri farklı olduğu sürece, sanayi ve üretim işçi ücretlerinin düşük olduğu yerlere kayacaktır, ve neoliberalizm bir tür neokolonializm olarak tezahür edecektir. Sonuç olarak dünyanın marjlarında olan pek çok yerde neoliberalizm toplumsal felaketle sonuçlandı. Türkiye bu yerlere dahildir fakat ben özellikle Samos adasını çok net gözleme fırsatını buldum. İyi kötü yaşamdan zevk alma imkanı olan, kendince güzel ve medeni bir yapısı olan koca toplumlar çökertildi. Üretimi kaybettiler, tüketici haline geldiler. İlk vadede zayıf ülkeler bundan ağır darbe yedi, fakat peşinden asıl felaket Batı ülkelerinde yaşandı. Çünkü Batı ülkelerinde sanayiin çökmesiyle sonuçlandı neoliberalizm. İngiltere’de, Amerika’da sanayi diye bir şey kalmadı. Hepsi Çin’e kaçtı. Sonra Çin’de işçi ücretleri yükselince bu sefer Malezya’ya, Vietnam’a vesaireye kaçtı. Bu birinci büyük şoktu.
İkinci büyük şok ise, aslında biraz tarih bilen, biraz siyaset felsefesi bilen insanların çoktan öngörmüş olacağı bir şeydi. Dünya hükümeti demek, iktidarın olağanüstü bir şekilde konsantre olması demek. Bir merkezde toplanması demek. Fakat insan tabiatı değişmedi. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. İnsanoğlu puşttur. İktidarı kötüye kullanır. Ve iktidarın bu derece çıplaklaşması, bu derece kırmızı popolu maymun poposu gibi ortada kalması, büyük felaketlere yol açacak bir hadisedir. Onun için günümüzde bu tez, yani ulus devletler kalksın tezi o kadar da cazip gelmiyor artık insanlara.
Ulus devletin sıkıntılarını elbette biliyoruz, hepimiz biliyoruz. Da, yerine ne koyacaksın? Elinde başka bir alet olmadığı için, aşırı merkezileşmiş olan global gücü dengeleyecek bir faktör olarak değerlendiriliyor bugün ulus devlet. Çünkü başka nasıl dengeleriz, bunu bilen yok.