Türkler Avrupa’ya nasıl alışır
Pazar Sohbeti
20 Ekim 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Yurt dışına, özellikle Batı Avrupa’ya göç etmiş bir doğulu yalnızlığına nasıl aşıp yerlileşebilir? Göçmenler genellikle sadece birbirleriyle sosyalleşiyor. Batılılar da içlerine alsın diye ne yapmalı?
Batı Avrupa’dan söz ediyoruz. Amerika farklıdır bu konuda, daha açık bir toplumdur. Kıta Avrupası feci surette mutaassıp bir toplumdur. Kibar insanlar oldukları için ilk başta fark etmezsiniz bunu. Yüzüne gülümserler, “bonjour madame, bonjour monsieur” derler size. Birkaç cümle sizinle konuşurlar. Siz de zannedersiniz, ah ne kibar insanlar, ne kadar hoş, ben bunlarla arkadaşlık edebilirim. Edemezsiniz. Çünkü müthiş bir kibir ve korku egemen Avrupa toplumuna. Biz çok çok iyiyiz, dünyanın bahçesiyiz, kurallarımız mükemmel. Kurallarımıza uyduğumuz için medeniyiz. Bu kuralları anlamayanları da insan sayıyoruz bir bakıma. Ama mümkün değil bu kuralların iç yüzüne vakıf olmaları. Bunu açıkça söylemedikleri zaman hatta kendilerine bile itiraf etmedikleri zaman bile bakış açıları budur. Bir kurallara tapma hadisesi var. Ve bu kurallar öyle basit trafik kuralları değil. Çok ince, çok nüanslı, çok karmaşık, çok zengin kurallar. Bu kuralların hepsini öğrenmeniz zor. Yıllar sürer. Ve onları öğrenmediğiniz sürece Avrupalıların iç halkasına, dostluk halkasına dahil olamazsınız.
Bunu aşabilen insanlar var mı? Vardır bir şanslı azınlık. İyi bir eğitim almışsan, en iyi okullarda okuyup ülkenin kültürü, tarihi, bugünkü adetleri, siyasi dengeleri, sosyal bağları konusunda derinlemesine bir fikir sahibi olmuşsan, kurallara hakimiyetinle onları mat edebiliyorsan koşullar değişir. O zamanda farklı bir problem girer devreye. Buna Edward Said Sendromu diyeceğiz. Avrupa’yı veya Amerika’yı oranın yerlilerinden daha iyi tanıyan, seven ve beğenen, müziğinin ve sanatının ve edebiyatının, hukukunun ve dini itikatlarının inceliklerini iyi bilen birisi de bu sefer bugünkü Avrupa’yı veya Amerika’yı feci surette hor görmeye başlar. Tersine döner işler. Üstün bir noktaya gelir insan. Ve bu sefer o yerlilerle temas ve ilişki kurmakta zorlanmaya başlar.
Evet, çıkmaz bir şey. İkinci kuşağı bekleyeceksiniz. Hatta üçüncü kuşağı bekleyeceksiniz. Çocuklarınız bu işi becerir.