Türkiye’de çoktanrıcılık yaşıyor mu
Pazar Sohbeti
3 Ocak 2021
0:00
0:00

metin

Türkiye’de halkın çoğu türbelere, yetırlara inanıyor. Oysa bunlar İslam dininde yeri olmayan inanışlar. Bu durumda sizce buraya bir İslam toplumu demek ne kadar doğru?
Yatırlar, evliyalar ve yerel azizler konusu üzerinde yeterince ciddiyetle durulmamış bir konudur. Dindar çevrelerde belki bir miktar araştırılmıştır da, seküler akademik çevrenin hor gördüğü, yok saydığı bir mevzudur. Oysa Türkiye’nin ruhunu ve mutfağını gerçekten tanımak istiyorsanız mutlaka çok yakından, dikkatle ve saygıyla incelenmesi gereken bir konu.
Anadolu’daki yatır ve evliya geleneklerinin büyük bir bölümü Bizans zamanından veya doğudaysa Ermenilerden kalma geleneklerdir. Kökleri muhtemelen daha da eski zamanlara gider. O süreklilikleri izlemek suretiyle toplumların nasıl dönüştüğünü, kendilerine ilişkin, ben’e ve biz’e ilişkin konseptlerinin nasıl oluştuğunu ve evrildiğini izlemek mümkün olmalı.
Şammas Babayı bilir misiniz? Aksaray yakınında Mamasun köyünde Pir Şammas Baba türbesi vardır. Bölgede sevilen sayılan bir evliya yatırı. Sanırım çocuk doğurmak isteyenler veya hamileler ziyaret ediyor, doğacak çocuğu Şammas Babaya adıyor. Şammas adı bu yüzden o bölgede yaygın. 600-700 kişi var Şammas adını taşıyan, hemen hepsi Aksaray bölgesinde nüfusa kayıtlı. Türkiye’nin başka yerlerinde duyulmayan bir isim. İmdi, Şammas demek Arapça papaz demek. Gayet Müslüman bir yatır burası. Fakat evliya hazretlerinin unvanı papaz!
Bu yatır İslam’dan önceki bin senede de mevcuttu. O zamanlar adı Ayios Mamas idi, yani Aziz Mamas. Köyün adı Mamasun yahut Mamassos, anlaşıldığı kadarıyla azizin adından geliyor. Yahut belki de tersi, azizin adı köyden türetilmiş. Aziz Mamas büyük yöresel ünü olan bir aziz. Eski Kapadokya diyarının, yani Kayseri merkezli, Niğde’yi, Kırşehir’i, Aksaray’ı içeren bölgenin milli azizi. Hikayeye göre 4. yüzyıl başında ailesi Hristiyan olduğu için takibata uğramış, anası babası öldürülmüş. Öksüz kalan Mamas küçük yaşta dağlarda yaşamaya başlamış. Dağda hayvanlarla konuşmaya ve onlarla iyi geçinmeye başlamış. Aslanları kendisine alıştırmış, hayvan boynunu eğmiş ve Azizin sırtına binmesine izin vermiş. Bunun gibi pek çok mucizeler göstermiş. Bölge halkı tarafından evliya kabul edilmiş ve öldüğünde türbesi ziyaretgah olmuş. 4. yüzyıldan 11., 12. yüzyıla kadar Rum Hristiyan ziyaretgahı, sonra hop, bakıyorsun Şammas Baba adıyla yeniden yorumlanmış, Müslüman yatırı olmuş.
Amasya Mecitözünde Elvan Çelebi türbesi vardır. Elvan Çelebi 13. yüzyılda Anadolu’da büyük bir ihtilal çıkaran Baba İlyas’ın torunudur. Yani devletle başı bir şekilde de derde girmiş olan bir sülaleden. Oraya gidip yerleşmiş, kerametler göstermiş, ölümünden sonra da tekkesi Osmanlı zamanında gayri-Ortodoks, gayri-Sünni dini akımların bir odağı olmuş. Türkiye’de bugün Elvan adını taşıyan 4500 dolayında erkek var. Bunların yarısından epey fazlası Mecitözü’nün 60-70 kilometre yarıçapı içinde, Çorum, Amasya, Kırşehir, Kalecik nüfusuna kayıtlı kişiler.
Tesadüfe bakın ki aynı Mecitözünde, Elvan Çelebi köyüne bitişik olan köyde Bizans çağı Anadolu’sunun en mühim dini ziyaretgahlarından biri olan Aziz Theodoros türbesi vardı. Theodoros Rum Ortodoks kilisesinin en sevilen azizlerinden biri. Savaşçı bir azizdir, her zaman mızrağıyla çok başlı bir yılanı yahut ejderi katlederken gösterilir, kötülerle mücadele eder. Evhaita kasabasında yaşayıp ölmüş ve gömülmüş. Bu yer Mecitözü’nün eski merkezi olan Beyözü kasabasıdır. Elvan Çelebi köyünün hemen yanıdır.
Ermenilerin itikadında önemli yer tutan bir Aziz Teotoros daha var ki o başka. Ziyaretgahı Erzincan’ın doğusundaki Keşiş Dağındadır. Halen o yörede Alevilerce aziz sayılır ve ziyaret edilir.
Buna benzer pek çok menkıbeyi kişi adlarından çıkarabiliyoruz. Misal Durali adında yaklaşık 4500 erkek, Durhanım ve Durkız adlı bin kadar kadının neredeyse hepsi Ankara Kızılcahamamlı. Çünku Durali Baba yatırı orada. 12 bin Abuzer ve Ebuzer’in ezici çoğunluğu Adıyamanlı. Ökkeş’ler Maraş ve Antepli, Bestami’ler Kırıkhanlı, Şeyhmus’lar Mardinli, Ahmet Turan’lar Sivaslı, Yemliha’lar Elbistanlı. Ve hangisinin öyküsünü deşersen dibinden mutlaka bir yerel Hristiyan Rum veya Ermeni veya Süryani azizinin hayaleti boy gösteriyor.
Bu konuların incelenmesi lazım. Bunların farkına vardığınız zaman çok başka bir perspektif elde ediyorsunuz ülkenin gerçek manevi yapısı konusunda.
Laf aramızda, bana sorarsanız, bu yerel şefaat ve ziyaret kültleri kitabi İslam’dan çok daha insani, insan psikolojisinin ihtiyaçlarına çok daha güzel cevap veren bir din, eğer ayrı bir din ise. Bir kere daha mütevazı ve daha gerçekçi. Saçma sapan bir kozmik teori üzerine kurmuyor öğretisini, gerçek insanların gerçek arzuları üzerine kuruyor. İkincisi belirgin bir şekilde çoktanrılılık eğilimi gösteren bir din. Çoktantrılılık kesinlikle tek tanrıcılıktan daha rasyonel bir duruştur. Üçüncüsü, coğrafyaya kutsallık atfeden bir din. Belli mekanların spesifik özelliklerinden dolayı, farklı nitelik ve ölçülerde kutsal olduğuna inanıyor. Bu da bir tek Mekke’deki bir binaya tapmaktan daha güzel bir şey bence.
İslam’a uymaz diyorsunuz. Haklı olabilirsiniz. Ama bundan, kötü bir şey oldukları sonucu çıkmaz. Aksine, bir umut ışığı bile olabilir bence.