Türkiye neden göçmen alıyor
Pazar Sohbeti
26 Haziran 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Türkiye’ye gelen göçmenlerle ilgili siz dahil birçok insanın gözden kaçırdığı bir nokta olduğunu düşünüyorum. Erdoğan ne karşılığında sınırı açık tutuyor? Bu insanları hümanist dünya görüşünden dolayı mı kabul ediyor? Avrupa kendisine seçim mi mi kazandıracak? El altından para mı verdiler?
Bu problem sadece Türkiye’nin problemi değil, bütün dünya ülkeleri aynı durumda. Her ülkeye yığıldılar. Ürdün mesela, Türkiye’den daha ağır bir mülteci krizi yaşıyor. Yunanistan, İspanya, İtalya, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri hepsinde çeşitli boyutlarda aynı kriz var.
Türkiye bir geçiş ülkesiydi. Bu insanların hemen hiç biri Türkiye’ye kalmak için gelmedi. Avrupa’ya geçerken köprü olarak Türkiye’ye geldiler. Avrupa o sırada korkunç bir göç kriziyle karşı karşıyaydı. Milyonlarca insan çok kısa bir süre içinde Avrupa’ya yığılmıştı. Önü alınmadığı takdirde, tarihte eşine rastlanmadık bir demografik afetle karşılaşma ihtimali çok güçlüydü. O noktada Avrupa harekete geçmeye mecbur kaldı. Türkiye’yle bir anlaşma yaptılar. Sınırlarını kapat, çıkışı engelle, karşılığında sana para verelim dediler. İşin görünen kısmı bu. Fakat uluslararası ilişkiler sırf insentivle yürümez. Havuç varsa mutlaka sopa da vardır. Aksi takdirde satıcı tarafın fiyatı balon gibi şişer, talep ettiğin hizmetin astarı yüzünden pahalıya gelir. Özetle, sınırlarını kapatsan sana para veririz, kapatmasan başka şeyler veririz, ayağını denk al dediler. Bunun üzerine Türkiye, kâr ve zarar hesabını yaptıktan sonra, en akıllı politikanın bu olacağına karar verip sınırlarını kapattı. Yoksa Türkiye çok rahatlıkla diyebilirdi, kardeşim benim sorunum değil, gelen mültecilere bir tane kağıt veririz, kağıdına da bir mühür basarız, istediği yere gitsin, uçmak istiyorsa buyur uçak, deniz yolu istiyorsa buyur gemi. Bunu demenin bedelinin ağır olacağını fark etti. Birtakım tehditlere muhatap oldu. Sınırlarını kapatmanın daha akılcı olacağına kanaat getirdi.
2020 yılı başında Türk hükümeti bir blöf hareketine girişti. Muhtemelen Avrupa ile olan pazarlık arzu edildiği gibi gelişmediği için, bak açıyorum sınırları, mültecileri kışkışlıyorum şeklinde büyük bir şov sahneledi Mart 2020’de. Karşı taraf çok sert mukabele etti; hatta savaş ihtimalini gündeme getirdi. O noktada Türkiye vazgeçti tehdidinden.
Bütün dünyada bu sorun var ve büyüyerek devam edecek. Öyle kısa vadede kapatılabilecek bir şey değil. Mali kriz ve yönetim krizi ile birleştirildiğinde, dünyanın şu anki problemlerini kontrol altına alabilmek için savaştan başka bir çıkar yol görünmüyor. Büyük bir savaş geliyor bence. Ayağınızı ona göre denk alın. Büyük şehirlerde kalmaktansa taşraya gitmenin çarelerini arayın. Aç kalmamak için en azından bir miktar patates, bir miktar soğan ekecek bir yer edinin.