Türkçe imla neden problemli değil
Pazar Sohbeti
28 Kasım 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Latin alfabesine geçildiği daha yüz sene olmamışken, Türkçe’nin imlası neden bu kadar problemli? Sizce şapka işareti nispet ekini ve bî prefiksini göstermek için gerekli mi?
Türkçe’nin imlası çok problemli değil. Dünya örnekleriyle kıyasladığınızda nispeten taze ve dolayısıyla nispeten rasyonel bir imla.
Uzun vadede bu nispeten rasyonel yapının korunması mümkün değildir. Hiçbir dil koruyamamıştır fonetik denilen veya fonetiğe yakın nitelikte bir imlayı. Çünkü telaffuz standartları sürekli olarak değişir. Her dilde değişir. Daima değişir. Oldukça hızlı değişir. Buna karşılık yazı muhafazakâr bir ortamdır. Kuşaktan kuşağa kolay kolay değişmez. Çünkü insanlar sadece o gün yazılan yazıları değil, ondan 30 sene, 50 sene, 70 sene önce yazılanları da okuyabilmek isterler. Şöyle düşünün: Konuşma dilinde tanık olduğunuz ya da anlamak zorunda olduğunuz söz eylemlerinin hepsi bugünün eylemleridir. İnsanlar size 2021 yılının Türkçesiyle konuşurlar. Ama size yazanlar 2021 yılıyla sınırlı değildir. 1930’da yazılanları da okuyabiliyorsunuz. O yüzden yazı dili muhafazakardır. Dolayısıyla, yerinde sayan imla ile hızla değişen telaffuz arasındaki makas zaman içinde açılır. Açılacaktır, açılmak zorundadır. Kaçınılmaz bir şey.
İmla konularına gelince belli başlı birkaç tane problemi var Türkçe imlanın. Bir, şapka meselesi. Dünyanın en lüzumsuz işaretidir bence. Önemli bir fonksiyonu olduğuna inanmıyorum. Şapka işareti kullanma konusunda tutarlı bir leksikal kural oluşturmak imkansızdır. İnceltme işareti olarak mı kullanılacak, uzatma işareti olarak mı kullanılacak? Âşık veya hâkim üzerine şapka koyacaksak kâtil üzerine de şapka koymak gerekir tutarlı olmak için; o zaman kâtip’ten farkı ne olacak? Bence eğer şapka işareti korunacaksa, leksikal bir kural değil stilistik bir tercih olarak görülmeli. Bazı durumlarda, mesela nispet eki olan uzun i ile Türkçe belirtme hali eki olan kısa i’yi ayırmak elzem olabilir. “Tarihî bir gün” başka şey, “tarihi bir gün yazacaklar” başka şey. “Bi çarem yoktu, bîçare kaldım” derken iki ayrı bi geçiyor. Burada şapka kullanıp kullanmamayı yazarın inisyatifine bırakmak bence en doğrusudur. Âşık üzerine şapka koymayı ben şahsen ukalalık olarak görürüm. Ama günün birinde, mesela “âşıkla aşık atılmaz” gibi bir cümle kurmam gerekirse pekala kullanmak zorunda kalabilirim.
Aynı şekilde kesme işareti, yani apostrof. Mümkün mertebe az kullanmaya çalışıyorum. Doğrusu da odur gibi geliyor bana. Ancak Türkçe imlaya göre yazılmayan kelimelere Türkçe ek getirirken lazım olabilir. Mesela Westminster’dayım derken kesmesiz pek olmuyor. Ama Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir derken fuzuli bir zahmet sanki. Tutarlı bir kural oluşturmak hemen hemen imkansız. Kırıkkavak Köyü’nü mü yazacağız? Onu öyle yazacaksak İstanbul Şehri’ni niye böyle yazmayalım?
Bunlar dışında yazım kurallarında öyle büyük bir kaos yok Türkçede. Beş yüz yıldır matbaa ile tanışık olan İngilizcede de, Fransızcada da var o kadar karışıklık. Hele Yunanca, Arapça, Hintçe gibi kaotik dillerle kıyasladığınız zaman gayet terbiyeli, gayet ölçülü bir imla sistemi var Türkçenin.