Türkçe estetik bir dil mi
Pazar Sohbeti
8 Ağustos 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Türkçe hakkında ne düşünüyorsunuz estetik olarak? Diğer dillerle karşılaştıracak kapasiteniz olduğu için soruyorum.
Estetik dediğiniz botoks yahut silikon gibi bir şey midir? Moda dergilerinde gördüğüm fotoğraflara benzesin gibi bir kaygıdan mı söz ediyoruz? Yoksa ne bileyim, kulağa müzik gibi gelsin mi demek istiyoruz? “Ah şekerim, İtalyanca ne romantik bir dil, Capri gecelerinde gitar eşliğinde” gibi bir şey mi? “A Fish Named Wanda” filminde “John Cleese” Rusça kelimeler söyledikçe kadın kendinden geçiyordu, yoksa o mu kastettiğiniz?
İstisnasız her dilin — en az yedi bin dilden söz ediyoruz — kendine göre olağanüstü zenginlikleri, güzellikleri, nüansları, fırlamalıkları, esprileri, muammaları, gizli saklı köşeleri, fantastik küfürleri vardır. İnsan ruhu, insan zihni bir toplumdan bir topluma değişmiyor, temel kapasiteler hep aynı. Amazon’daki yerliler de espri yapıyorlar, komik şeyler söylüyorlar, bazen anlamsız kelimeler uyduruyorlar, alay ediyorlar, çocuklarıyla başka, karılarıyla başka, düşman askeriyle başka konuşuyorlar. Şiirin ve şarkının vazgeçilmez unsuru olan kelime oyunları, yani dilin estetik bir kaygıyla kullanılması, dilin kendi içindeki gerilimlerin, benzerliklerin, ekoların işe koşulması, bunlar insan tabiatının değişmezleridir. O nedenle herhangi bir dilin diğerinden daha şairane veya daha müzikal veya daha ‘estetik’ olduğunu sanmıyorum.
Yazı dili farklı bir şey. Yazı dili bir üst yapıdır, konuşma dilinin üstüne eklenmiş bir binadır. Kullanıldıkça büyüyen bir şeydir. Kağıt yığını ne kadar büyüse yazı dili de o kadar büyür. Bir dil ne kadar çok yazılı malzeme üretmişse yazı dili o kadar zenginleşir, kelime hazinesi çeşitlenir, ifade olanakları büyür, üslup çeşitlilikleri artar. Sorduğunuz soru eğer dilin estetiği değil de yazı dilinin zenginliği ise, o zaman Türkçe dünyadaki yedi bin küsur dil arasında muhtemelen yazı dili zenginliği açısından, takriben yirminci ile otuzuncu arasında bir yerdedir. Birinci ligin dibiyle İkinci ligin tepesi arasında bir yer diyelim. Ne öyle Estonca yahut çağdaş Süryanice gibi fakir bir yazı dilidir, ne de İngilizce ile yahut Rusça ile şampiyonlar liginde rekabet edecek bir yazı dildir.
Bir Türk kahvehanesindeki muhabbetin kalitesi, düzeyi ve estetiği ile bir Estonya kahvehanesindeki yahut da bir Borneo kahvehanesindeki üç aşağı beş yukarı aynıdır. Ama yazı diline gelince ayrı bir aleme kanat çırpıyoruz.