Türk mahkemelerinde yargılanmanın faydaları nedir
Pazar Sohbeti (Düzenlenmiş)
2 Şubat 2020
0:00
0:00

metin

Hayatınız bir macera filmi gibi. Normal insanların kırk ömre sığdıramayacağı olayları siz bir hayata sığdırmışsınız. Aslanlı Yol’u okudum. Orada anlatmadığınız anekdotlar var mıdır? Varsa anlatır mısınız?
Anlatayım. 1986’da Isparta’da kısa dönem askerliğimizi yaparken, biliyorsunuz, Ali Nesin’le beraber beni tutukladılar, kırk küsur yıl hapis istemiyle Askeri Mahkemeye verdiler. Üç ay yattıktan sonra bir şekilde paçayı kurtardık. Çıktık. Normal hayatımıza döndük. O sırada Commodore bilgisayar işlerinden büyük ölçüde ayrılmışım, Kavala’nın merkez biriminde yeni bir proje üzerinde çalışıyorum. Ekim 1986 gibi, polis geldi, celp getirmiş. Mehmet Kavala burada mı diye soruyor. Mehmet Kavala, Osman’ın babası, memleketin büyük patronlarından biri, öleli dört sene olmuş. Hayrola dedik, niçin arıyorsunuz? Mahkemeden celp varmış. Allah Allah dedik, neymiş, gidip öğrenelim. Evrakı takip ettik ki Sevan Nişanyan’ı celp ediyorlar. İş yeri Mehmet Kavala Müesseseleri. Polis gelmiş Mehmet Kavala’yı arıyor.
Kalktım gittim, Kasımpaşa Deniz Kuvvetleri Mahkemesi’nde duruşma vermişler. Meğer Ali ile benim beraatimizi tebliğ etmek için duruşmaymış. Hakim okuyor, okuyor, okuyor. Eyvah diyorsun, bunlar kırk iki seneyi çakacak. En sonunda diyor ki, beraatine. Ali Nesin komple temiz, yalnız bana tabur komutanına gıyabında ‘ibne pezevenk’ deme davasından üç ay hapis, onu da fazla fazla yatmışız, ayrıca yatarı yok.
Alman ARD televizyonu da izlemeye gelmişti mahkemeyi. Muhabir de Gabriele adında gayet hoş bir Alman hanımefendi. Ertesi gün benimle özel röportaj yapmak istedi, Türk askeri yargısının durumu, cezaevlerindeki koşullar, işkence iddiaları filan. Evine yakın diye Kuruçeşme’deki Mahzen Restoranda verdik randevuyu. Veriş o veriş, ondan sonra üç sene beraberdik. Yani bu tür mahkemelere düşmenin faydalı yönleri de yok değil.
Sonra 1987 yazında beni gene askere çağırdılar. Nedenmiş? Şundanmış. Ali’nin tekrar askerlik yapmasına gerek yok çünkü tamamen aklandı. Fakat ben ibne pezevenk davasında mahkum olduğum için, fazlasını yatmış olsam dahi hapiste geçirdiğim süre askerliğe sayılmıyormuş. O yüzden üç hafta eksik askerliğimi tamamlamak üzere derhal garnizona teslim olmam gerekiyormuş. Normal olarak üç hafta bakiye askerlik için kışlaya göndermez, askerlik şubesinde, geri hizmette görevlendirirlermiş. Fakat gayrimüslimlerin askerlik şubesinde askerlik yapması yasakmış. O yüzden Denizli’de ikinci defa askere gittim.
Üç haftanın sonunda terhis bekliyorum. Gabriele gelmiş, Denizli’den birkaç günlüğüne Dalyan’a gidip tatil yapacağız. Kız nizamiyede bekliyor. Uyduruk bir gerekçeyle beni gene yakalayıp nezarete attılar. Planlı bir operasyon olduğu hemen belli oldu. Koğuşta birkaç kaşar tip, belli ki beni bekliyorlar. Şansım varsa dövecekler, yoksa şişleyecekler. O geceyi sağ çıkarır mıyım diye düşünmeye başladığım sırada büyük başlar geldiler, Ankara’dan haber gelmiş, beni ayrı koğuşa aldılar. Bir hafta tuttuktan sonra saldılar. Dalyan planı yattı tabii.
Kös kös Arnavutköy’deki eve döndüm. Gabriele bir iş için Almanya’ya gitmiş, evi Thomas Goltz adlı Amerikalı bir meslektaşı işgal etmiş. O gece, yorgun argın, duş bile alamadan masa başına oturup Goltz’un emriyle bir seyahat yazısı yazdım, Doğu Karadeniz bölgesinde gezilecek yerlere dair. Sonra hoşuma gitti, sonraki yirmi yıl boyunca seyahat yazarı oldum.