Tripoliça Türklerine ne oldu
Pazar Sohbeti
7 Nisan 2024
0:00
0:00

metin

1821 Tripoliça olaylarından konuşalım bu akşam ne dersiniz?
Olur. Biliyorum hadiseyi, gittim gördüm de şehri. Mora Yarımadası’nın, yani Peloponnes’in ortasında oldukça manasız bir taşra kasabası. Şimdiki adı Tripoli.
Bir zamanlar Mora’nın yönetim merkezi ve yarımadanın başlıca Türk yerleşimiymiş. Bir o kadar da Yahudi varmış şehir içinde. Yunan isyanı Mart 1821’de başladı. Kısa süre sonra isyancılar kenti kuşattılar. Kuşatma birkaç ay sürdü, sonradan katılan başıbozuklarla beraber isyancı ordusu gitgide büyüdü. Sonunda şehir teslim oldu. Teslim olduktan sonra içeride bulunan herkesi kılıçtan geçirdiler. Yahudilerle beraber sekiz bin kişinin öldürüldüğü anlatılır, yani bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı boyutlarda olmasa bile bir katliam yaşandı. Yunan ulusal kurtuluş mücadelesinin kara bir sayfası olarak anılır genellikle bu hadise.
Olayın bir yanı şu. Türk yönetimi burada bugün Şırnak’ta olduğu gibi zorbalık, küstahlık, hak tanımazlık ve zulümle iç içe geçen bir yönetimdi. Uzun zamandan beri o bölgede Hristiyan nüfus direnmeye eğilimliydi. Osmanlı yönetiminin bildiği yöntemler de bugünkünden çok farklı değil, zaptiye terörü, hapis, idam, zorbalık. Şehir meydanındaki çınar ağacında her zaman birileri asılı olurdu diye anlatılır.
Yunan kurtuluş mücadelesinin liderlerinden Kolokotronis vardır, sülaleden kleft, yani eşkiya, gerillacı. O mesela katliamı önlemek için çok uğraştığını anlatır. Koşturmuş, yaptığımız şey olmaz, kara leke olacak tarihimizde diye diller dökmüş. Başaramadığı için de kendini suçluyor ve bu benim büyük ayıbımdır diyor. Öte yandan diyor, o kadar çok arkadaşım, dostum ve yoldaşlarımız o ağaçta asılmıştı, o zindanlarda işkence görmüştü, zulme ve adaletsizliğe maruz kalmıştı ki doğrusu çok da ayıplamadım katliamı. Bu bence dürüst bir bakış açısıdır. Gerçek bir insanın samimi değerlendirmesidir. İlk iş olarak da Kolokotronis gitmiş o çınar ağacını kestirmiş dibinden, şehri zapt ettikten sonra.
Tripolitsa katliamından sonra, Mora’daki bütün Müslüman ve Yahudiler kaçtılar, Osmanlı tarafına sığındılar. Yüzde 30 civarında Müslüman nüfus vardı Peloponnes’te. Çoğu o tarihte hala Osmanlı toprağı olan Tesalya’ya yerleşti. 1890’larda orası da elden gidince çoğunluğu Anadolu’ya göçtü. Selanik tarafına göçenler ise üçüncü sürgünde, 1923-24’teki mübadele ile Türkiye’ye gönderildiler. Türkiye’de bir yerde Moralı diye bir soyadı veya köy adı veya sülale lakabı görürseniz bu olayların anılarını taşıyan insanlardır.