Totaliter rejimler daha mı başarılı
Pazar Sohbeti
22 Mart 2020
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Sizce totaliter rejimler felaketler ve acil durumlarla baş etmekte daha mı başarılı?
Mümkündür ki bazı krizlerle başa çıkmada, daha hızlı, kesin ve kuvvetli kararlar verebilen ve gerekirse bunun için bireylerin yaşamını veya haklarını harcayabilen rejimler daha başarılı olsunlar. Kulağa mantıklı geliyor. Fakat iyi düşünürseniz, iki tane zayıf noktası vardır bu tezin.
Bir kere şu: Totaliter demek, idari kararları dar bir kadroya, gitgide daralan bir kadroya indirgeyen bir yönetim sistemi demek. Evet, verilen kararları hızlı ve etkili bir şekilde uygulamak için bunun daha verimli bir yol olduğu söylenebilir. Lakin hızlı ve etkili bir şekilde uygulanan bu kararların doğru kararlar olduğunu nasıl bileceğiz? Hızlı ve etkili bir şekilde doğru kararları uyguladıkları gibi, yanlış kararları da görülmemiş bir hız ve kararlılıkla uygulama özelliği vardır bu sistemlerin. Çünkü geniş tabanlı toplumsal istişarenin yumuşatıcı etkilerinden yararlanamazlar. ‘Toplumsal sağduyu’ dediğimiz, birikmiş deneyim ve alışkanlıklar dağarcığını çoğu zaman küldür paldır ezerek yol alırlar. Hata yapma ihtimalleri çok fazladır.
İkincisi, diyelim ki krizlerde hızlı ve etkili karar alabilen totaliter rejimler bazen, bazı koşullarda, daha başarılı olsunlar. Peki kriz aşıldıktan sonra ne olacak? Fırtınada gemiyi yürüten diktatör-kaptan, hava normale dönünce ne yapacak? Olası krizler ve potansiyel krizleri bahane ederek nereye kadar insanların doğal hakları yahut da barış zamanındaki hak ve özgürlükleri kısıtlanacak?
Terörizm kisvesi altında yirmi senedir dünyada büyük bir deney yaşanıyor. İkiz Kuleler saldırısı bahane edildi ve tüm ülkelerde bir terörizm paranoyası yaratıldı. Bu paranoya üzerinden kişi hak ve özgürlükleri, tarihte eşine az rastlanmış ölçülerde kısıtlandı. Oysa basit bir gerçek var ortada. Terörizmden ölen ya da zarar gören insan sayısı, nasıl saydığınıza göre, otomobil kazasından ölenlerin yüzde biri ila binde biri gibi bir rakam. Yani, eğer hayatımız bu kadar kıymetliyse, şiddetli bir şekilde ölmek ve parçalanmak istemiyorsak, bombalardan bu kadar korkuyorsak, burada mantıklı olan şey otomobillerin yasaklanmasıdır. Daha doğrusu her türlü motorlu taşıt trafiğinin yasaklanmasıdır. Çünkü her yıl bir buçuk milyon insan ölüyor bu taşıt araçlarından ötürü. Fakat insanlar ve toplumlar irrasyonelliğe eğilimlidir. Otomobil yüzünden bu kadar insan ölürken, sakat kalırken, parçalanırken, bunu yasaklamaya yönelik bir tedbir kimsenin aklına gelmiyor. Haklı olarak gelmiyor. Diğer yandan buna oranla çok çok çok çok önemsiz bir tehdit olan terörizm bahane edilerek, korkunç bir polis devleti sisteminin inşasına yeşil ışık yakılıyor.
Totaliter rejimlerle ilgili sıkıntı burada. Riski nereye kadar alabiliriz? Birtakım insanlar ölecek, çare yok diyebildiğiniz zaman, totaliter rejim lehine ileri sürülen argümanlar birdenbire bomboş hale geliyor.