Toplumlar neden dine sarılır
Pazar Sohbeti
13 Aralık 2020
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Sovyetlerde on yıllara dayanan din karşıtı rejime rağmen Rus halkı nasıl oldu da dinine sahip çıktı? Nedir din olgusunu bu kadar baskıya rağmen unutulmaz ve vazgeçmez yapan?
Halim ve Selim’i okumadıysanız bir okuyuverin bir zahmet. Benim en iyi kitaplarımdan biridir. Cezaevinin bana en büyük armağanıdır. Cezaevinde olduğum ilk bir buçuk sene boyunca bilgisayarım vardı ve sözlük üzerine çalışabiliyordum. Sonra bilgisayarımı aldılar, beni de haydutlar koğuşuna kapattılar. Ne yapalım, tükenmez kalemle yazmaktan başka bir çarem kalmadı. O süreçte oradaki arkadaşlarla din neye yarar, din nedir, Allah var mı yok mu, varsa nedir gibi konularda esaslı tartışmalara girdik. O tartışmaların ürünü olan bu kitapta, tam olarak bu sorduğunuz soruyu cevaplandırmaya çalıştım.
Bu derece irasyonel bir fikre insanlar neden canla başla sarılırlar? Birincisi, temel bir içgüdüsü var insanların, ecdat töresini sürdürmek. İnsanlar tabii ki belli noktalarda ecdat töresine karşı da çıkarlar. Fakat duygusal olarak güçlü bir ihtiyaçtır ecdadın töresini sürdürmek. Ana babamın, dedemin geleneklerini, masallarını, törelerini, ibadetlerini saygıyla sürdürmek. Ecdat toresıne yönelik bir saldırı insanların aşağı yukarı hepsinde, ateist olanlarda da, ecdat töresine lanet olsun diyenlerde de duygusal bir tepki doğurur. Ecdat töresine hakaret, benliğe ve kimliğe yönelik bir saldırıdır çünkü.
Bu birinci önemli faktör. İkincisi insanların ahlaki yaşamının temelinde diğer insanlar tarafından beğenilmek, sevilmek ve saygı görmek arzusu vardır. Tüm eylemlerimiz, tüm davranışlarımız, her şeyimiz, kıyafetimiz, konuşmamız, günlük yaşamımız, geceleyin uykuya dalarken yaptığımız içsel diyaloglar, sürekli olarak ve her an diğer insanların gözünde bir ahlaki özne olarak yargılanmak üzerine kuruludur. Böyle yapayım ki arkadaşlar beni alkışlasın, filan desem bana gülerler. Bütün insan hayatı bunun üzerine kuruludur. Ahlaki tercihlerimizin tümü, doğru ve yanlış algımızın tümü bunun üzerine kuruludur. Gelelim, gerçek dünyadaki kişilerin yanı sıra insanlar hayali dostlara da ihtiyaç duyarlar. Anam babam beni anlamıyor, devlet beni hiç anlamıyor, komşular da zaten düşman, ama benim gizli dostum var, o beni anlıyor! Beni seviyor, beni affediyor! Bu duygu çok temel bir ihtiyaçtır insanlarda. Özellikle sıkıntıda olan, yeterince kendine güveni olmayan, güveni kırılmış olan, yaşamdaki dayanakları sarsılmış olan insanlar, hayali dostlara sığınmaya çok muhtaçtırlar.
Bu iki faktör önemlidir gibi geliyor bana insanların dinden vazgeçmeyişinde.