Tiyatronun iyisi opera mıdır
Pazar Sohbeti
8 Kasım 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
En sevdiğiniz tiyatro oyunları hangileridir?
Belki 30 yıldır tiyatroya gitmemiştim. İlk gençliğimden sonra, sinema varken tiyatro çekilmez diyerek tiyatronun çağı geçmiş bir sanat olduğunu düşünmüştüm. Bizim Şirince’deki Tiyatro Medresesi nedeniyle Celal Mordeniz’in sahneye koyduğu, Erdem Şenocak’ın oynadığı tek kişilik bir oyun olan Cahit Atay’ın <break time="0.5s" /> ““TEHLİKELİ OYUNLAR”” <break time="0.5s" /> adlı oyununu izledim. Bir kere değil, dört defa üst üste izleme fırsatını buldum. Ağzım açık kaldı. Nasıl bir yetenek, nasıl bir beceri, nasıl bir zeka fışkırması! Bir buçuk saat tek bir kişi, sahnede tek başına bir performans gösteriyor ve nefesin kesilerek izliyorsun. Bir an bile aksamıyor ilgin ve bunu bir daha göreyim, belki bazı detayları kaçırmışımdır diyorsun. Yolunuz düşerse kaçırmayın.
Tiyatro oyunu olarak, yani eser olarak, eski Yunan trajedisinin ve özellikle Sophokles’in ayarına ulaşabilen kimse olmamış son 2300 yılda. Sophokles’in 7 tane oyununu biliyoruz. 7’si de birbirinden büyük birer başyapıttır. İnsan yaşamındaki ahlaki dramları, çatışma anlarını, bu derece soyutlayarak, bu derece berrak bir şekilde analiz ederek verebilen daha başka kimse çıkmamış.
Shakespeare yaklaşır. Shakespeare’in dili çok güzeldir, dili bir şaheserdir. Ama dram olarak Sophokles’e ulaşamaz. Bir de, bana öyle geliyor ki 17. yüzyıldan itibaren müzikli dram, düz dramın önüne geçmiştir. Opera sanatı, özellikle erken dönem operalar, birer tiyatro eseri olarak olarak olağanüstü işlerdir. Mesela Monteverdi, “L’Incoronazione di Poppea”, yani Poppea’nın Taç Giyişi. Müzik olarak bir şaheser de, dram olarak büsbütün iyi. Kişilik analizi, yani iki kişi karşı karşıya geliyor aralarında bir dava var, ya kavga var, ya aşk var, bir korku varkuşku var. Karşılıklı bir şeyler söylüyorlar ve bu diyaloğun içine her şeyi görüyorsun, ruhunun derinliklerine nüfuz ediyorsun insanların. Çok büyük bir yetenektir bunu yapabilmek.
Poppea’yı ararsanız eğer, özellikle Jean-Louis Ponnelle adlı bir Fransız, 1980’lerin başında sahnelemişti, onun videosunu arayın. YouTube’da ararsanız bulursunuz. Yöneten de Nikolaus Harnoncourt. Aman Allah’ım ya! Ne adamlar var, ne yetenekler var dünyada, onu görüyorsunuz.
Monteverdi 1600’lerin başında opera denen janrı icat eden kişidir. Adam kafasına göre bir şeyler sahnelemiş ve bu o kadar beğenilmiş ki ondan sonraki 300 küsur yıl boyunca insanlar opera yazmaya devam etmişler. Yani kültür tarihinde bir dönüm noktası temsil eden bir adam. Gençliğinde ilk operasını yazdıktan sonra girmediği iş kalmamış, ordu komutanlığından tut casusluğa kadar, ticaretten tut mimarlığa kadar her şeyi yapmış. Uzun yıllar sonra kendi öğrencileri ve taklitçileri piyasayı tutmaya başladıktan sonra, 70 küsur yaşındayken, arkadaşlar opera öyle değil, bak böyle yazılır deyip iki tane daha patlatmış. Poppea’nın Taç Giyişi onlardan biridir. İnsan psikolojisinin ilmini yapmış bir adamın, o iş öyle olmaz nah böyle olur diye yaptığı bir eserdir. Fırsat bulursanız bir bakın.