Terakkiperver Fırka liberal miydi
Pazar Sohbeti
2 Ağustos 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Terakkiperver Fırka hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhuriyet’in kuruluş dönemi ve tek parti rejimi hakkında eleştirel bakış açısıyla yola çıkan biri, Terakkiperver Fırka’yı sadece söylemine ve parti programına bakarak övme ihtiyacını duyabilir. 1924 senesinde Tek Adam rejiminin adım adım kurulduğunu gören insanlar, buna tepki verme gereğini duymuşlardır. Aralarında Milli Mücadele’yi başlatan kadronun Mustafa Kemal haricindeki tüm üyeleri vardır. Milli Mücadele denilen şey, altı yedi kişilik bir askeri kadro tarafından başlatıldı. Hareketin manifestosu Amasya bildirgesidir. Altında Rauf Bey’in, Karabekir’in ve diğerlerinin imzası vardır. Rauf Bey, Mustafa Kemal şayet olmazsa Milli Mücadele’nin lideri olması tasarlanmış olan kişidir. Yani Mustafa Kemal bir şekilde olmasa bugün meydanlarımızda Rauf’un heykelleri olacaktı. Kazım Karabekir vardır, Mustafa Kemal’in liderliğini ilk başta kuvvetle destekleyen kişidir. Milli Mücadele’nin askeri cephesinin ilk örgütleyicisidir. Ali Fuat Paşa vardır, İç Anadolu’daki Çerkes isyanlarını bastıran kişi. Trakya’daki mücadelenin lideri olan Cafer Tayyar Paşa vardır. Bunların hepsi Milli Mücadele’nin kişisel hırslara alet edildiği ve memleketin diktatörlüğe yuvarlandığı kanısındadır. Hepsi, İttihat ve Terakki zamanında büyük umutlarla başlayan bir devrimin çıkmaza girdiğine, yolsuzluk ve zorbalığa battığına tanık olmuştur. Artık akıllanalım, aynı hataları yapmayalım diyerek oldukça özgürlükçü, oldukça demokrat, Batı çizgisinde bir siyasi program ortaya koymuşlardır.
Acımasızca bastırılmıştır. Liderlerin hepsi bir yıl sonra uyduruk gerekçelerle yargılanmış, bir kısmı asılmış ya da ipten dönmüştür. Esasen basit bir öyküdür. Diktatörün çevresindeki insanları tasfiye etmesinden ibarettir.
Yalnız daha dikkatli okuduğunuz zaman görürsünüz ki bu kişilerin hepsi İttihat ve Terakki’nin yönetici kadrolarındandır. Yani gizli örgüt olarak kurulmuş bir siyasi teşkilatlanmanın kilit insanlarıdır. Mustafa Kemal de o kadrodandır, fakat tek başına iktidar davasına girişmiştir. Düne kadar dostu olan o kadro da aleyhine dönmüştür 1924’te.
Başaramadılar çünkü çok geçti. Tren kaçmıştı, rejim değişmişti. Ola ki başarılı olsalardı, ola ki Mustafa Kemal’i tasfiye etmeyi ya da pasif bir cumhurbaşkanlığı makamına razı etmeyi başarsalar ne olurdu? Olacağı son derece netti. Aynı rejim, tüm ayrıntılarıyla aynı şekilde kurulurdu. Kan dökmek gerekirse dökülürdü, adam asmak gerekirse asılırdı. Aynı ekoldür çünkü, aynı kadrolardır. Daha önemlisi, memleketin objektif şartları iktidardakilere çok fazla esneklik payı tanımamaktadır. Alışılmış meşruiyet kurallarının çökmüş olduğu bir noktada orantısız güç kullanmadan devlet otoritesini yeniden kuramazsınız. Orta sınıfların tüketilmiş oluğu bir toplumda sermaye inşasını tatlılıkla sağlayamazsınız. Kan dökmeden Kürt sorununu çözemezsiniz.
Özetle, muhalefetteki Türk siyasi partilerinin söylemlerine fazla kulak asmayın. Önemli olan güç mücadelesidir. O güç mücadelesinin gerekleri neyse o yapılır. Onun için, Terakkiperver Fırka’nın günün şartlarına göre benimsemiş göründüğü liberalimsi söylemini fazla ciddiye almayın. Bugünün Cumhuriyet Halk Partisi’nin sözde muhalif söylemine de fazla kulak asmayın. Ne dediklerine bakmayın. Objektif güç dengeleri içerisinde hangi adımları atmaya mecbur olurlar, onu hesaplamaya çalışın.