Taraf Gazetesi’nde yazmalı mıydık
Pazar Sohbeti
24 Ocak 2021,23 Ocak 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Ahmet Altan ve Taraf Gazetesi’nde yazarlık süreciniz hakkında geriye dönüp baktığınızda nasıl bir değerlendirmede bulunursunuz?
Taraf Gazetesi’nde yazmış olmaktan dolayı onur duyuyorum. Hayatta yaptığım en doğru işlerden biridir. Taraf Gazetesi’nin utanılacak bir şey olduğunu düşünenler ya dünyadan habersiz gençlerdir, ya da devletin ve askeriyenin borazanlığını yapmayı marifet sayan kaşarlanmış tiplerdir.
Taraf gazetesinin arkasında kim vardı, Amerikalılar mı vardı, CIA mi vardı, İlluminati mi vardı, umurumda bile değil. Herhangi biri olabilir. Önemli olan, Türkiye’de o yıllarda onur sahibi olan, bir duruşu olan, özgürlükler konusunda, hukuk konusunda, medeniyet konusunda bir konsepti olan değerli kaç yazar varsa neredeyse hepsi Taraf gazetesinde yazdı. Türkiye’nin 21. yüzyıl başındaki entelektüel yaşamını şöyle tasnif edebilirsiniz: Taraf gazetesinde olanlar ve olmayanlar. Olanlar iyidir, olmayanlar kötüdür. Nokta. Bunun tevile gelir bir tarafı yoktur. Ha, Taraf gazetesinde olanların hepsi iyidir demeyeceğim. Onlar arasında da ülke ortalamasını temsil edenler vardı. Fakat memlekette on tane, yirmi tane ne dediğini bilen, dediğinin sonuçlarını hesaplayabilecek, birilerinin şakşakçılığı dışında bir entelektüel duruşu olan yazar varsa hepsi Ahmet Altan’ın davetine uydular ve çevresinde muhtemelen Cumhuriyet tarihinin en iyi gazetesini çıkarttılar.
Sonra saçma sapan şeyler oldu. Ahmet Altan gazetenin başından çekildi. Onun çekilmesiyle birlikte gazete Türk medyasının çamur kuyusuna düşüverdi. Bir yerden bir yere savruldu. Ve sonucu iyi olmadı. O zamana dek ben çoktan ayrılmıştım gazeteden.
Taraf gazetesi bir misyon gazetesi idi. Kimliğini belli etmeyen, arka plandan gazeteyi yöneten, belli bir amaçla bu gazeteyi çıkaran bir yapılanmanın ürünüydü. Ben biraz saf olduğum için o zaman bunu pek fark etmedim. Sonlara doğru uyarılar üzerine biraz farkına varsam da önemsemedim. Bugün de olsa önemsemem.
Önemli olan gerçek şudur. O tarihte Türkiye’de söylediği söz dinlemeye değer olan kim varsa o gazetedeydi. Çocukluğumdan beri ülkenin başına musallat olmuş askeri çeteyi yıpratacak ve geriletecek olan bir girişimdi. Benim için bunlar yeter. Cesur bir ekipti. İç yapılanması özgür bir gazeteydi. Her şeyden önce, Ahmet Altan bence Türkiye’nin o tarihte en değerli, kalemi en güçlü, yüreği en doğru yerde olan yazarıydı. İşin başında o vardı. Yanında kaliteli bir yazar kadrosu vardı. O gazetede yazmış olmaktan dolayı gurur duyuyorum.
İşin arkasında başka bir yapılanma olduğunun farkına gerçekten varmadım. Ancak 2012’de, Ahmet Altan çekilip gazete kadrosu infilak ettiğinde tam olarak idrak ettim olup biteni. Bilsem başka türlü davranır mıydım? Hayır, başka türlü davranmazdım. Aynen devam ederdim. Belki gazetede komiser muavini rolünü üstlenen bazı kişilerle ufak tefek atışmalar olduğunda daha sert, daha tavizsiz olurdum. O kadar.
Beni kim davet ederse, kim bana özgür bir kalem verirse, ben sadece teşekkür eder ve yazımı yazarım. PKK’nin gazetesinde de yazarım, dinci Müslümanların gazetesinde de yazarım, Ermenistan basınına da yazarım, her yerde yazarım. Kalemimi ve vicdanımı satın alamazlar, o mümkün değil. Zaten istesem de beceremem. Peki sattım desem de üç güne varmaz berbat ederim sözleşmeyi. Huy meselesi.
Şu var: Gazeteyle çatışmaya girdiğim noktada Ahmet Altan’ın neden beni kovmak zorunda kaldığını o zaman yeterince anlamamıştım. Adam altını çize çize, ben senin gitmeni istemem dedi. Elinde olmadığını ima etti. Bunu anlamadım veya anlamak istemedim. Her şeye rağmen o hadisede Ahmet Altan’ın yanlış yaptığını, korkak davrandığını düşünüyorum. Bana yaptıkları muamelenin doğru olmadığını düşünüyorum. Hoyratça, saygısızca davrandılar. Dürüst ve özgür bir grup insanın kurduğu bir gazete olarak değerlendirdim Taraf’ı. Başka dengeleri gözetmek zorunda olduğunu anlamadım.
Bilmiyorum bu söylediklerim fazla mı komplike? Dünyayı siyahlar ve beyazlar olarak gören insanlar için bir mana ifade etmeyebilir bu söylediklerim. Ama gerçek dünya böyle bir yer.