Taliban’ın eğitimi Harvard’dan üstün mü
Pazar Sohbeti
22 Ağustos 2021,29 Ağustos 2021
0:00
0:00

metin

Şimdi de Afganistan’da Taliban’ın eğitim düzeyini övüyorsunuz. Siz aklınızı mı kaçırdınız allahaşkına?
Kabil’in Taliban eline geçmesinden bir iki gün sonra, 17 Ağustos 2021’de, çarpıcı bir fotoğraf eşliğinde şu notu paylaştım:
“Taliban kadrolarının büyük bir bölümü Pakistan’daki Darül Ulum-i Hakkaniye medresesi mezunları. Kuzey Pakistan’ın ve Paştun bölgesinin en muteber eğitim kurumu imiş. 1999’da mesela 15.000 başvuruda 400 öğrenci kabul edilmiş, ki yüzde 2,3 admission ratio eder. Harvard’ınki yüzde 4,6. Hakkaniye daha seçici.
Ortalama Paştun gencinin ortalama Amerikan gencinden daha az zeki olduğunu düşünmek için bir neden de yok. Tersi muhtemelen daha gerçekçidir.
Eğitim programı 8 yıl. İki yıl daha devam edip yüksek hoca diploması da alabiliyorunuz. Elit bir eğitim kurumunda sekiz-on yıl bir arada kitabi eğitim gören gençlerin ne tür düşünce ve davranış alışkanlıkları geliştirdiklerini ben size anlatmayayım.
Hemen klavyeye sarılıp ilk aklınıza gelen kalıp-cümleleri saymayın lütfen — “ama onların eğitimi batıl”, “çağdışı”, “öö yobazlar”, ve benzeri, Ne Harvard’a ne Hakkaniye’ye kabul şansınız olmadığını itiraf etmekten başka işe yaramaz.”
Bu paylaşım, tahmin edeceğiniz tepkileri çekti. Taliban sevgim telin edildi. Gördükleri eğitimin medrese eğitimi olduğu, dolayısıyla eğitim sayılamayacağı hatırlatıldı.
Medrese eğitiminin nesi eksik peki? Bunu düşündünüz mü gerçekten? Bir fikriniz var mı medrese eğitimi hakkında? ‘Çağdaş dünya’ olduğuna kanaat getirdiğiniz bazı ülkelerin bugünkü eğitim standartlarına uygun olmaması bir eğitimi düzenini a priori geçersiz kılar mı sizce? Tahminimce mühendis çıkmaz bu okuldan, CEO çıkması da zayıf ihtimal. Peki manevi önder ve teşkilatçı çıkar mı? Batı dünyasının medreseye daha benzeyen bir eğitim düzenine sahip olduğu çağlarda bugünkünden daha kaliteli manevi önderler ve teşkilatçılar çıkarması tesadüf müdür sizce?
Diğer şeye gelelim. Burada bir detay paylaşmışım. Bilgi yani, kabul edin ki ilginç bir bilgi. Bundan ne sonuç çıkar? Belki de hiçbir sonuç çıkmaz. Belki sadece zaten bildiğiniz şeylere daha nüanslı bakmanızı sağlayacak bir ek boyut çıkar. Genelde insanlar şöyle düşünüyorlar: Madem Sevan A diyor, A diyenler B der, demek ki Sevan B diyor. Yok öyle değil. A diyorum sadece. A ile B’nin farkını eğer algılayamıyorsunuz, pardon yani, Harvard da hayal, Hakkaniye de hayal sizin için.
En azından Kuzey Pakistan’ın, en saygın, en elit eğitim kurumuymuş. Yılda 15 bin genç başvuruyor buraya. 15 bin genç içinden öğrenci olarak 400 kişi seçiyorlar. Bir okul öğrenciyi nasıl seçer? Özellikle seçkin bir okul yani büyük itibar sahibi bir okul? Üç aşağı beş yukarı dünyanın her yerinde aynıdır. Genç bir çocuğun, on iki, on üç yaşında veya on altı yaşında bir çocuğun umut vaat ettiğini nasıl anlarsın? Tahminde bulunursun. Sorulara verdiği zekice cevaplara bakarsın, özgüvenine bakarsın, tipine bakarsın. Bu çocuk parlak bir çocuğa benziyor, biz bunu alalım dersin. Ve doğal olarak, yönettiğin eğitim kurumuna en kaliteli çocukları almaya çalışırsın. Amacın ne olursa olsun, amacın terörizm de olsa, amacın İslam da olsa, amacın Harvard da olsa, vay canına bu çocuk çok iyi dediğin çocukları almaya çalışırsın. Hakkaniye Medresesi’nin başvuru/kabul rasyosu, yani eleme süreci Harvard’dan, Yale’den ve Princeton’dan daha katıymış. Daha çok başvuru var, daha az kabul ediyorlar. Bundan ne sonuç çıkar? İstediğiniz sonucu çıkarın kardeşim. İstatistik bilimi, yahut da yüksek sayıda insanlar bilimi oynak bir zemindir. Her türlü yorumda bulunabilirsin bu konuda. Fakat belli ki kaliteli öğrenci seçme çabası var.
Öğrettikleri şeyler, diyelim ki A’dan Z’ye çöp olsun, peki. Sekiz yıl zorunlu eğitim. Sekiz yıl boyunca, bilmiyorum aranızda kaliteli okullara, elit okullara gitmiş olanların sayısı nedir? Bu okullar dünyanın her yerinde birbirine benzer. Sekiz yıl boyunca genç insanlar teorik eğitim verilen bir yerde bulunurlarsa ne yaparlar biliyor musunuz? Birbirleriyle tartışırlar. Sürekli teori tartışırlar. Teorinin en ince noktaları üzerinden aklına hayaline gelmeyecek ayrımlar yapmaya, yorumun yorumunun yorumunu yapmaya başlarlar. Ve sürekli birbirlerinin zekasını test ederler. Benim zekam seninkinden daha güçlü yarışmasını yaparlar. Sekiz yıl boyunca bunu yaparlar. Hele kız erkek karışık değilse, dolayısıyla akademik tartışma ve çalışma dışında enerjini harcayacağın başka önemli sahalar yok ise, bu işi yaparsın. İlgilendikleri konular hayal mahsulü olabilir. Meleklerin kanatlarında kaç tüy vardır konusunu tartışıyor olabilirler, bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey var, meleklerin kanatlarında kaç tüy vardır meselesini sekiz yıl tartışırsan, kafan çalışıyor demektir.
Taliban yöneticilerinin büyük çoğunluğunun bu eğitimden geldiği ve bütün Taliban hareketinin, yani ülke çapında talebeleri eğitime ve örgütleme çalışmasının Hakkani Medresesi ekolünden doğduğunu okudum. Bu, Talibanı değerlendirirken hesaba katman gereken faktörlerden, olgulardan bir tanesi. Öbür türlü, bunlar kafa kesiyor deyip geçmek, akıllı bir insanın yaklaşımı değil, cahillik.
Hareketin adı, Öğrenciler Hareketi. Taliban demek Talebeler Hareketi. Bir kere buradan uyanın.
İkincisi, öyle görünüyor ki bunun yönetici kadroları, bizim hoşumuza gitmeyen, bizim eğitim anlayışımıza uymayan, batılı normlara uymayan ve fakat sofistike bir eğitim düzeyine sahip olan insanlar. Ama doğru ama yanlış şeyler okumuşlar, ama okumuşlar. Bu kadar çok sayıda okumuş insan barındıran başka gerilla hareketi biliyor musunuz dünyada? Ben bilmiyorum. Bundan ne sonuç çıkar tartışılır tabii. Belki de hiç okumasalardı keşke, Allah’ın gerizekalıları sonucu da çıkabilir, bu da mümkün. Ama bu olguyu yok sayarak, inkar ederek, bilmeyerek, cahillikle bir yere varamazsınız.