Sürgün Osmanlı ve Rus aydınlarının farkı ne
Pazar Sohbeti
1 Ekim 2023
0:00
0:00

metin

20. yüzyılın başında Rus İmparatorluğu’nun yıkılışının ardında pek çok Rus aydını, yazarı ve sanatçısı yeni rejimin baskısından kaçarak Batı toplumunda başarılı bir kariyer edindi. Aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu da son buldu ve yerine yeni bir rejim geldi. Ancak bu rejimden kaçan Osmanlı kültür adamlarının ilerleyen yıllardaki sesleri, etkileri ve üretimleri çok sınırlı kaldı. Bu iki durum arasındaki farkın nedenleri nelerdir?
1917’yi izleyen beş altı yılda büyük bir beyin göçü oldu Rusya’dan Avrupa ülkelerine. Yazarlar, bilim insanları, iş adamları, besteciler, müzisyenler, ressamlar, 1920’lerde, 30’larda Avrupa modernizminin ana damarını oluşturdular. Kandinsky’den tut, Stravinsky’e kadar, olağanüstü sayıda Rus sanatçı, düşünür, yazar vs. etkindir Avrupa’da 1930’larda. İkinci Savaş ufukta görününce bunların bir kısmı Amerika’ya göçtü. Orada da etkili bir zümre oluşturdular. Buna karşılık Osmanlı emigreleri, daha doğrusu Osmanlı’nın Türk ve Müslüman emigreleri genellikle ya yoksul oldular ya da Fransız Riviera’sında kumarhanelerde vakit öldürdüler. Aralarında ciddi bir toplumsal başarıya imza atmış olan hiç kimse yoktur. Adı duyulmuş olan, duyulmaya değer olan kimse de yok.
Sebepleri nelerdir? Cevabın bir kısmı cümle arasına sıkıştırdığım “Türk ve Müslüman emigreleri” ibaresinde gizlidir. Çünkü Rum ve Ermeni emigrelerde, Ruslar kadar olmasa da, ciddi başarılara imza atmış olanlar az değil. Aristoteles Onassis var en azından. Ressam Arshile Gorky var, yazar William Saroyan var, sinemacı Elia Kazan var. Bir sürü mucit ve sanayici var. Yine de kabul edelim, bir Stravinsky ya da Kandinsky gibi dünya çapında çığır açmış, dünya çapında çığır açmaya yetecek birikimi ve özgüveni olan kimse yok.
Bir faktör belki şudur: Kültürlü insan oranı açısından bir uçurum vardı arada. Yani Osmanlı’nın kaliteli eğitim görmüş kadroları Rusya ile kıyaslanmayacak kadar cılızdı. Sayı çok azdı. Rusya’da eski rejim altında kitap yazıp ondan sonra Avrupa’ya göçen kaç kişi var, Osmanlı’da kitap yazıp sonra Avrupa’ya göçen kaç kişi var diye baktığında tahmin ediyorum kırka bir gibi bir oranla karşılaşırsınız.
İkincisi ve daha önemlisi belki, okumuş yazmış kadrolar, evet Osmanlı’da daha cılızdı, sayıları daha azdı, kalite de daha düşüktü. Ama Türk ve Müslüman olanların okumuş yazmış kadroları göçmedi Türkiye’den, aksine göçen de varsa geri geldi. Birinci Dünya Harbi’ni her ihtimale karşı Almanya’da ya da İsviçre’de geçirenlerin büyük çoğunluğu savaştan sonra Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte Türkiye’ye döndüler. Çünkü Türkiye’de onlara iyi bir gelecek vaat eden bir rejim vardı. Rusya’daki rejim ise, var olan düzenin seçkinlerini düşman ilan etti. Onların evlerine, mallarına, mülklerine, kariyerlerine el koydu. Onları kaçırdı. Türkiye’nin Türk ve Müslüman kadrolarından dışarıya beyin göçmedi. Daha ziyade eski rejimin idari kadroları yurtdışına gitti, rantiye kadrolar gitti, okumuş kadrolar gitmedi. Bunun da önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum.