Sömürge mi suçlu sömürgeleştiren mi
Pazar Sohbeti
8 Ağustos 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Sömürgeleşme suçunun büyüğü sömürgeci devletlerde mi, yoksa sömürülenlerde mi? Koca Hindistan İngilizlerle başa çıkamaz mıydı? Kakao ağacından çikolata üretemediyse suç Afrikalı’nın değil mi?
Güçlü her zaman haklıdır anlamına gelen bir bakış açısı bu. Savunulamaz değil, savunulabilir elbette; çeşitli kisveler altında her zaman birilerince savunulmuş da. Fakat bu ilke üzerine bir ahlak felsefesi kurulabilir mi, emin değilim.
Amerika’nın yerli imparatorlukları demiri bilmiyordu, yazıyı bilmiyordu, parayı bilmiyordu, atı bilmiyordu, barutu haydi haydi bilmiyordu. İspanyollarla karşı karşıya geldiklerinde yenilmeleri kaçınılmazdı. Fakat bu makus talihi “suç” olarak nitelendirebilir miyiz? Yani ona ahlaki bir yargı ekleyebilir miyiz? Sanmıyorum. Bir insanlık trajedisi olarak görmek ve ibret almak yeter bence.
Hindistan’da olay biraz farklıdır. Çünkü 18. yüzyıl başı itibariyle Hindistan açık ara İngiltere’den daha zengin ve bazı açılardan daha medeni bir kıtadır. Siyasi yapıları gevşektir. Savaşçılığı ilimden daha düşük mertebe sayan bir kültürü vardır. Muğal İmparatorluğunun periyodik dağılma krizlerinden birine rast geldi. İngilizlerin olağanüstü gaddarlığına, askeri pragmatizmine ve özellikle finans imkanlarına yenildiler. Yağmalandılar, soyuldular. İngiltere’nin Hindistan’da 18. yüzyılda ve 19.’nun yarısına kadar yegane işlevi soygunculuktur. 1857’deki Hint İsyanından sonra kendilerine biraz çeki düzen verdiler. Sadık bir yerel yönetici sınıfı yetiştirip onlar aracılığıyla yönetmeyi düşündüler. Doğal olarak o proje ellerinde patladı. Çünkü yetiştirdikleri yeni yönetici sınıfın ilk kuşağı olmasa ikinci kuşağının otomatik tepkisi, İngilizler dışarı demek oldu. İngilizler dışarı diyenlerin hemen hepsi İngiliz eğitiminden geçmiş insanlardı. İngiliz eğitimine saygı duyan insanlardı. O kültürün iki yüzlülüğüne isyan ettiler. Madem ki özgürlük, eşitlik, hak, hukuk ve adalet diyorsun, buyur sana özgürlük, eşitlik, hak, hukuk ve adalet dediler ve İngilizleri kovdular. Oy birliğiyle kovdular. Bunlar siyasi yelpazenin her kesiminde yer alan, kimi dindar, kimi Hindu, kimi Müslim, kimi seküler, kimi sosyalist, kimi kapitalist, çoğu gayet iyi eğitim görmüş, doğruyu yanlıştan temyiz etme yeteneğine sahip insanlardı. Hepsi birden İngiliz’i def etme amacında birleştiler ve bu uğurda en büyük fedakarlıkları göze aldılarsa şayet, onları yok sayıp “pöh, halbuki İngiliz medeniyet getirdi Hindistan’a, farkında değil kekolar” diye akıl yürütmek pek sağlıklı bir yaklaşım olmasa gerek.