Sigortasız nasıl yaşanır
Pazar Sohbeti
6 Haziran 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Hayat boyu sigortasız yaşamak nasıl bir duygu? Memur çocuğuyum, Aslanlı Yol beni çok etkiledi. Bazen düşünüyorum, çantamı alıp bir yerlere gitsem, ne ile geçineceğim? Siz bu psikolojiyi nasıl aştınız?
Hayat boyu sigortasız yaşadım. Hala da öyle. Hayatımda hiçbir zaman sağlık sigortam olmadı. Otel işlettiğim dönemde devletin zoruyla yangın sigortası, deprem sigortası, birtakım sigortalar yapmak zorunda kaldık ama hiçbir zaman hoşuma gitmedi.
Genellikle arabamı da elimden geldiğince sigortalamıyorum. Kaskom falan yoktur. İnanmıyorum sigortaya. İkincisi, beni tanıyan herkes bilir, evimin kapısı hiçbir zaman kilitli değildir. Kilitlemem. Çıkıp gittiğim zaman, yani bir ay çekip gitsem bile umurumda bile değildir. Arabamı kilitlemem. Bilmiyorum ama bunun çok sağlıklı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Büyük bir disiplindir. Büyük bir özgürlüktür. Özgüvendir. Mal, canın yongası değil anlamına gelen bir tavırdır. Yani her insan kadar benim de birtakım konforlara, birtakım mallara önem verdiğim olur. Hangimiz vermeyiz ki? Ama şunu kendine kabul ettirmek lazım. Bunun hepsi bir gün kaybedilecek. Hepsi. Hiçbir mal kalıcı değildir. Hayat kalıcı değil. Sonunda öleceksin. Hiçbir şey kalmayacak, gidecek. Ha şimdi gitmiş, ha sonra gitmiş ne fark eder? Bu bir kendini disipline etme yöntemidir. Doğrusunu isterseniz bugüne kadar şikayetim olmadı bundan.
Size de tavsiye ederim. Özgüven ister. O özgüveni nasıl kazandım, nereden geldi bu bela benim başıma sorusunu zaman zaman kendime sorarım. Bilmiyorum. Kısmen eğitim diyeceğim, bunu daha önce de söyledim. Lisede olsun, ondan sonraki eğitimde olsun bir tavır öğrettiler bize. Her türlü problemi çözerim, altından kalkamayacağım sorun yoktur, vız gelir tavrı. Ama o da yeterince açıklanıyor hadiseyi, bu zannediyorum doğuştan gelen bir şey. Başka bir açıklamasını bulamıyorum. Küçük yaştayken de böyleymişim.
Çantamı alıp bir yerlere gitsem ne ile geçineceğim? Dünyada düzgün işler yapmış olan insanların hemen hemen hepsi, yaşamlarının bir aşamasında çantalarını alıp gitmişler. Sıfırlamışlar hayatlarını. Bir sırt çantası ile çıkmış Amerika’ya göçmüş adam. Çıkmış Arjantin’e göçmüş, çıkmış Sibirya’ya gitmiş. Ve hayatını sıfırdan başlatmış. Bu insanlar çok sağlam oluyorlar. Bu insanlardan iş çıkıyor.
Öte yandan şu da bir gerçek ki bugünün dünyası A’dan Z’ye bu ihtimali önlemek üzerine kuruldu. Korkunç bir bürokratik kabuğa hapsedildi insanlar. O kabuğun içine sığmayan insanlar, sabıka kaydı, sağlık sigortası, pasaportu, vizesi, bilmem nesi, banka hesabı, yirmi senelik kredi öyküsü kusursuz olmayan, bürokrasinin talep ettiği normlara ve standartlara uygun olmayan insanların, bugünün dünyasında başarı şansları çok kısıtlı. Dehşetli derecede totaliter bir dünyada, bir bürokratik zulüm çemberi içinde yaşıyoruz.
Çıkıp gideyim diyeceksin. Gidemiyorsun çünkü vize alman lazım, PCR testi göstermen lazım. Siktirikten ciğeri beş para etmez bir tane polis memuru seni sınırdan geri çevirebiliyor. Buna isyan etmek lazım. O polislerin yenilmesi lazım. O vize memurlarının ölmesi lazım. Başka türlü bu dert aşılamaz.
Öte yandan düşünüyorsun, nüfusun bu kadar arttığı, yaşam sahasının bu derece kısıtlandığı bir dünyada başka nasıl bir yönetim sistemi kurulabilir? Eğer sınırları açarsan dünya nüfusunun yarısı yağmalamak üzere Avrupa kıtasına akacaksa, ne yapsın adamlar?
Velhasıl bir çıkmaz.