Şeytan nereden çıktı
Pazar Sohbeti
3 Nisan 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Şeytan nasıl icat edildi? Tarihçesi nedir?
Şeytan İbranice Sâtân’dır. En erken Tevrat’ta adı geçer. Tevrat, biliyorsunuz, yüzyıllar içinde oluşmuş bir külliyat. 39 kitaptan oluşan bir derleme. Bunun asıl çekirdeğini oluşturan kısımları M.Ö. 7. yüzyıl sonunda, yani Babil esareti öncesi ile 6. yüzyılda Babil esareti esnasında yazılmıştır. Musa’ya atfedilen beş kitap ile Beni İsrail kavminin tarihini anlatan altı yedi kitapta şeytanın adı geçmez. Çeşitli kötülük unsurları vardır. Fakat gelişkin bir doktrin olarak şeytana veya ona eşdeğer bir kavrama rastlanmaz. Ancak Zekeriya Peygamber ve Eyüp kitaplarında şeytan ortaya çıkar.
Bunu ancak bir şekilde açıklayabiliyoruz. İran etkisidir. Çünkü Zerdüşt düşüncesinde iyilik güçleri ile kötülük güçlerinin savaşı hadisesi vardır. Dünyayı dünyayı iki güç yönetir ve karşılıklı birbiriyle çatışır. Mantık itibariyle bu, klasik tek tanrı öğretisinden daha ikna edici bir öğretidir. Çünkü dünyada iyilikler var, kötülükler var, değil mi? Allah eğer kadiri mutlak ise ve iyi ise, dünyada neden kötülük var? El cevap: Dünyayı bir tanrı değil, iki zıt güç yönetiyor. Bu fikir İran’dan doğan, İran’da revaç bulan bir fikir o dönemde.
Zekeriya Peygamber İran padişahı Darius çağında yaşamış. Yani MÖ 522’den sonra. O tarihte Yahud ülkesi İran egemenliği altındadır. Darius’un valisi Zerubbabel de ülkeyi yönetmektedir. Yönetmekle kalmıyor, Babil esareti zamanında yıkılmış olan Yahudi dinini yeniden örgütlüyor, Kudüs tapınağını yeniden inşa ettiriyor, yeni rahipler atıyor. Zekeriya, Zerubbabel devrinde atanmış Yahudi rahipleri sülalesinden. Kitabı İran’a, Darius’a ve valisine övgülerle dolu. Hz. Eyüp kitabı ise en erken bu tarihte, belki onu izleyen iki yüzyılda derlenmiş bir öykü. Şeytan öğretisi bu ortamda şekillenmiş. Bu dediklerim Hz. Muhammed’den yaklaşık bin yüz ila bin yıl öncesi. Milat dönemine gelindiğinde Yahudi düşüncesinde iyice kök salmış bir kavram olmalı, çünkü İncil’in neredeyse her başlığında Sâtân karşımıza çıkıyor.
Şöyle özetleyeyim. Babil Sürgünü dönemi ve onun hemen öncesinde Yahudi tek tanrılı din anlayışı son derece kuvvetli bir bir tek tanrı düşüncesi üzerine kuruludur. Yahve çok güçlüdür, her şeye gücü yeter, her şeyi bilir, yapamayacağı şey yoktur. Devletleri yönetir, dünyayı da o kurdu. İran’da ise Zerdüşt dininin o çağdaki formülasyonunu çok fazla bilmiyoruz. Fakat daha sonraki verilerden hareketle kuvvetli bir düalizm, yani iki zıt kuvvetin çatışması üzerine kurulu olduğunu görüyoruz. O düalizmi tek tanrılı bir dinin içine yerleştirdiğiniz zaman ortaya bir çeşit yarım teori çıkıyor. Yani tanrı her şeye kadirdir ama bir de şeytan vardır. Şeytan tanrıdan küçüktür. İkisi eşit değildir, tanrı her zaman galip gelecektir, ama bir de ne idüğü belirsiz, niçin var olduğu çok anlaşılmayan bir kötülük prensibi var.
Anlatabiliyor muyum? Yeni bir fikir eski çerçevenin içine yerleştirmiş fakat arada şekil vermiş ona.