Seyitgazi’de neler var
Pazar Sohbeti
3 Mayıs 2020
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Eskişehir Seyitgazi’de bulundunuz mu? Antik geçmişi hakkında düşünceleriniz nedir?
Eskişehir Seyitgazi’de defalarca bulundum. Çok etkileyici bir yerdir. Anadolu’nun o taraflarında hiç beklemeyeceğin derecede çarpıcı bir yerdir. Bir akropol, yani dik bir tepe üzerinde, belli ki Bizans döneminden, Roma döneminden kalmak bir kompleks. İçinde Seyit Battal Gazi külliyesi var. Bir Bektaşi tekkesi ve türbesi ve onun yan kurumlarından oluşan bir şey. 20. yüzyıl başlarına kadar Anadolu’nun en önemli siyasi ve dini odaklarından biri olmuş. Tabii Cumhuriyetle birlikte kapatılmış, yasaklanmış, ölmüş. Son yıllarda müze kılığında bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama tabii ki artık ölü. Türkiye’de eski kültüre ait olan her şey gibi öldü, yok edildi. Devletin sahte kültür politikasının bir cüzü haline geldi.
Seyit Battal Gazi kimliği, üzerinde düşünmeye değer bir konudur. Çünkü Seyit Battal Gazi özellikle vurgulandığı üzere yarı Rum, yarı Türktür. Müslüman savaşçısıdır, fakat anası soylu sınıftan bir Rum’dur. Rumlara karşı savaşır, fakat bu savaş İslam kültürünün klasik siyah-beyaz gazalarından daha ziyade Antik kültürün ahlaki açıdan nötr savaşlarına benzer. Karşı taraf da soylu davranışlarda bulunur. Bir yandan savaşırken bir yandan ittifaklar ederler, birbirlerine misafir olurlar, kızlarına aşık olurlar, taraf değiştirirler, yıllarca harp ettikten sonra tam ölürken ihtida ederler vs. Battal Gazi efsanesi Rum milli kültüründe de yer alır. Yunancada Digenis Akritas ismiyle anılır. Yani Çiftsoylu Şövalye, Digenis demek çift soylu demek, yarı Türk, yarı Rum olmasından ötürü. Rumların anlattığı öyküde yarı Türk olduğu halde Hristiyanlık uğruna savaşan biridir. Seyitgazi’deki türbe eski bir Bizans manastırı üzerine kuruludur. Külliyeyi kuran kişiyse, Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhusrev’in aslen bir Rum soylusu olan eşidir. Honaz ve Ladik emiri Manuel Mavrozomis’in kızıdır. Yani bir Rum tarafından kurulmuş bir Müslüman ibadethanesidir Battal Gazi Türbesi.
Anadolu’da hiç ummadığınız güzellikler bulacağınız yolculuklardan birini söyleyeyim size. Afyon’dan İstanbul’a giderken normal yoldan gitmeyin, Hani bütün otellerin, lokantaların olduğu bir kavşak vardır. Oradan Kütahya tarafına sapmayın, biraz daha doğuya gidip Seyitgazi yoluna girin. O yol boyunca Frigyalılardan kalma acayip anıtlar göreceksiniz. Önce Ayazini kasabası. Anadolu’nun en otantik eski kasabalarından biridir, ya da yirmi yıl önce öyleydi, şimdi ne olmuştur bilemem. Sonra Yazılıkaya’da Midas Mezarı denilen yer, ki zannediyorum bütün Türkiye’de en nefes kesici tarihi anıtlardan biridir. İnsanın ağzını açık bırakır. Devasa bir pembe kaya cephesi üzerinde, geçen sene çizilmiş gibi taze duran bir geometrik labirent. O yörede yarım düzine kadar başka Frig anıtı var, Aslantaş ve saire, Milattan önce altıncı yedinci yüzyıllardan kalma. Sonra Seyitgazi’ye varırsınız. Oradan da kolayca Eskişehir yoluna çıkarsınız. Antalya ile İstanbul arasında gider gelirken bir deneyin o yolu, değer.