Serdarabad Muharebesini Türkler niye kaybetti
Pazar Sohbeti
13 Haziran 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Serdarabad Muharebesi sizce gerçekten bir Ermeni zaferi midir? Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa neden yenildi sizce?
Serdarabad Muharebesi hakkında fazla bir şey bilmiyordum. Duymuştum tabii de incesine vakıf değildim. Geçen ay Ermenistan’dayken arabayla sağa solu dolaşalım derken Armavir yakınında Sardarabat Savaş Anıtı’na denk geldik. Neymiş hikayesi diye merak ettim. O yüzden bilgiler taze bilgiler.
Mayıs 1918’de Iğdır’ın tam karşısındaki ovada vuku bulmuş Serdarabad Muharebesi. 21 Mayıs’tan 29’una dek dokuz gün sürmüş kanlı bir savaş. Türkler açısından Sakarya neyse, Ermeniler açısından Serdarabad odur. Son bin yıllık tarihimizin yegane askeri başarısı olmak gibi bir hususiyeti de var. Çatışmanın sekizinci gününde, 28 Mayıs’ta Tiflis’te ilk Ermenistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ilan edildi. O yüzden hem 23 Nisan hem 29 Ekim gibi sembolik bir anlamı da var olayın.
Türk tarafında komutan Halil Paşa’ydı dediğiniz gibi. Kolordu komutanlarından biri de o tarihte 36 yaşında olması gereken Kazım Karabekir. Maksat Erivan’ı ele geçirmeye çalışan düzensiz Azeri birliklerine destek vermekti. En azından görünür maksat budur, ayrıntıya girince işler biraz çatallaşır. Türk tarafında bir kararsızlık ya da birbirine zıt hedef ve amaçlar olduğu izlenimi doğar. Ermeni tarafı büsbütün karışıktır. Çünkü Ermeniler bir yandan Türklerle savaşırken bir yandan da içeride devrim yapmakla meşguldür.
Enver’in amacı Ermenistan’ı beşikte boğmaktı diyelim. Öbür taraftan aynı günlerde Batum’da barış konferansı sürmekteydi. Konferansta Türk tarafını İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez Komite üyelerinden Halil Menteşe temsil ediyordu. Menteşe’nin her dakika İstanbul’daki hükümetin başı Talat Paşa ile temasta olduğu şüphesizdir. Ve bu Türk heyeti konferansta Erivan merkezli bir Ermenistan’ın kurulmasını aktif olarak teşvik etmiş görünüyor. Hatta Azerilerin Erivan çevresinden çekilmeleri için Azeri delegeleri Resulzade ve Hacinski’nin bir hayli kolunu büktükleri söylenir.
Türkiye’nin neden böyle davrandığını anlamak çok zor değil. Savaştan sonra bir Ermenistan kurulacağı aşikardı, çünkü hem İtilaf Devletleri hem Almanya Ermenistan kurulmasından yanaydı. Soru, o Ermenistan nerede kurulacak? Osmanlı savaşta yenilirse o Ermenistan Erzurum’da ve Van’da kurulabilirdi. Ermenileri oralardan sürmüşsün. Yüz binlercesi Gümrü’ye, Erivan’a, Tiflis’e sığınmış. Savaştan sonra ya geri gelecekler, mal ve mülklerini talep edecekler. Ya da al sana devlet deyip onları oturtacaksın oraya. Erzurum ve Van’a yönelik taleplerin önünü kesmek için, Azerileri de ikna ederek, Erivan’da bir Ermenistan kurulmasına önayak oldu Türkiye. 28 Mayıs’ta kurulan devleti uluslararası planda ilk tanıyan da Türkiye oldu.
Daha da ayrıntıya gireyim isterseniz. 26 Mayıs’ta Türkiye Batum’da bir ültimatom verdi. Üç gün içinde ateşkes istedi. Ermeni Ulusal Komitesi’ni temsilen Hovhannes Kaçaznuni ve Aleksandr Khatisyan ültimatomu kabul ettiler. 28 Mayıs’ta apar topar bağımsızlık ilan ettiler. 29’unda Erivan’daki devrim komitesinin ve cephedeki komutanların şiddetli itirazına rağmen ateşkes kararını imzaladılar. Biraz da o tartışmanın yüz yıldan beri eksilmeyen ateşiyle, Ermenilerin bir kesimi savaş alanındaki Ermeni başarısını alabildiğine abartmaya ve savaş meydanında kazanılanın diplomasi masasında kaybedildiğini düşünmeye meyyaldir. Türk tarafı ise, eğer Serdarabad hadisesini hatırlayan çıkarsa, yenilgi filan olmadığını, Erivan’a yürümekten Halil Paşa’nın kendi isteğiyle vazgeçtiğini iddia eder. Sağırlar diyaloğu uzar gider.
Uluslararası ilişkiler böyle alengirli işlerdir. Kamuoyuna verdiğin hamasi demeçleri bir yana bırakıp sakince satranç masasına oturduğunda, Halil Menteşe ile Kaçaznuni ve Resulzade konyak kadehini tokuşturup sohbet ederler. Birbirinin dilini anlarlar. Rasyonel hesaplar yapmak zorundadırlar ve yaparlar. Kim olsa yapar.