Seçimlerde ne olur
Pazar Sohbeti
9 Mayıs 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

2023 seçimlerinde Türkiye’de ne olacak?
Tayyip Erdoğan’ın bakış açısı son derece net. İktidar değişimi fikrini bir suç olarak görüyor. Vatan hainliği ile bir tutuyor. Katiyen öyle bir ihtimale açık değil. Bunu her konuşmasında vurguluyor. Bu memleketin kralı benim diyor, aklınızdan geçirmeyin benim yerime başkasını geçirmeyi, o düşünce gayrimeşrudur. Bunun anlamı açıktır. Seçim yapalım da, eh ne yapalım, madem kaybettik gidelim diyecek biri değil Erdoğan. Böyle bir ihtimali aklından bile geçirmiyor.
Sonuna kadar direnecektir. İktidarı elden bırakmamak için kan dökmek gerekirse kan dökecektir. Uzun bir süre halk çoğunluğunun desteğine sahipti; bugün artık değil. Kamuoyu yoklamalarına güvenmek mümkün değil, fakat memlekette esen havanın değiştiği gözle görülüyor. Erdoğan halk desteğine sahip olduğu sürece elbette seçimleri yüceltti. Biz seçimle geldik, halkımın teveccühü diyerek işi idare etti. Halk teveccüh göstermediği noktada bir seçeneği, seçimlerden vazgeçmektir. Seçimi geçici veya kalıcı olarak iptal eder. Fakat öyle bir şey gerekeceğini sanmıyorum. Hiç gereği yok. Seçimi yaptık işte, ben kazandım diyecektir. Kazanma ihtimali olan muhaliflerin başına her şey gelebilir. Siyasetten yasaklanabilirler, tutuklanabilirler, başka şeyler olabilir. Yöntemi ne olursa olsun, sonuçta seçim kaybetmez, kaybedemez.
Buna karşı koyabilecek olan kimdir? Erdoğan faraza çıktı dedi ki, Anayasayı değiştiriyorum, hayat boyu kendimi başkan ilan ediyorum, var mı bir diyeceği olan? Buna kim direnecek? Sokaklar mı direnecek? Hadi oradan, geçiniz onu. Sokakların bir direnme potansiyeli yoktur Türkiye’de. İzleyin dünyada neler oluyor, Peru’da neler oldu, Sri Lanka’da şu anda neler oluyor, Lübnan’da neler oldu. Bunlar, durumu Türkiye’den çok daha kötü olan ülkeler. Bugünün polis teknolojisiyle, bugünün ideolojik yapılanmasıyla sokak hareketinin başarılı olma şansını ben sıfır görüyorum.
Tek direnebilecek olan, devlet kadrolarıdır. Ya Yüksek Seçim Kurulu diyecek ki yok kardeşim öyle olmaz, düzgün seçim yapacağız. Ya Anayasa Mahkemesi, ya da asker. Bunlardan birinin ya da içlerinden bir sağlam kadronun direnmesi lazım resmi veya fiili anayasa değişikliğini önlemek için. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğuna inanıyoruz, Sayın Başkanım hadi size yallah diyebilecek birilerinin çıkması lazım. Kim var? Devlet teşkilatı içinde hangi kurumda kim böyle bir direnci göstermeye hazır?
Böyle bir şeyin olabilmesi için inandırıcı ve güvenilir bir muhalefet alternatifinin olması lazım. İnandırıcı demek, bir kere heyecan vermesi lazım. İnsanlara hayatta bazı şeyleri riske atmayı göze alacak surette bir coşku ve inanç fırtınası estirmesi lazım. Misal, ben şu Menderes yahut Ecevit için canımı veririm, gerekirse kariyerimi riske sokarım, fakat direnirim dedirtmesi lazım birilerine. Böyle bir heyecan verecek liderlik görünüyor mu ufukta?
Bunun ötesinde, güven meselesi var. Bunlar kesin iktidara gelir, geldikten sonra da gerçek anlamda iktidara hakim olurlar. O zaman benim arkamı kollarlar. Ben şimdi kariyerimi riske atıyorum ama bunlar kazandığında sağlam yere gelirim. Çünkü beni tutarlar, ödül bile verirler demesi lazım devlet kadrolarındaki kişinin. Var mı böyle bir seçenek şu anda Türkiye’de? Kılıçdaroğlu mu? Güldürmeyin insanı! Yok böyle bir seçenek şu anda. Dolayısıyla devlet kadroları içinde, buna güvenip t.şaklı olmayı göze alacak kimseyi ben göremiyorum.
Şu anda Türkiye’de ciddi bir inanç uyandıran tek siyasi hareket, hala, bütün hatalarına, bütün şapşallığına, bütün dağınıklığına rağmen HDP imiş gibi görünüyor bana. HDP’nin daha güçlü olabilmesi için birkaç şey yapması gerekiyor bence. Bir kere, tek bir lider lazım. Siyasi partiler bugünün dünyasında bir vitrin meselesidir. İnsanlar kendilerini kişiyle özdeşleştirirler. Selahattin Demirtaş bu dalga boyunu yakalayan birisiydi. Bugünkü HDP’de bu rolü oynayabilecek kimse görünmüyor. Kusura bakmayın ama bunca senedir bu partiyi iyi kötü seven biri olarak, liderlerinin adı neydi bana say desen sayamıyorum, karışıyor eş başkan mıydı, şimdiki başkan mıydı, önceki başkan mıydı diye. İkincisi, korkusuz olması lazım. Kürt kartını kuvvetle oynaması lazım, çekinmemesi lazım. Mazlum ve fakir halkın çıkarını koruyabilecek olan tek parti biziz mesajını vermesi lazım. Her şeyden önemlisi, Cihangir solculuğundan uzak durması lazım. Türk solu ölüm öpücüğüdür. Türk soluyla kol kola girmiş olan bir siyasi hareketin, bir partinin başarı şansı yoktur Türkiye’de. Bu da benim görüşüm.