Sason’da kimler yaşar
Pazar Sohbeti
21 Şubat 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Sason Ermenileri hakkında bildiklerinizi paylaşırsanız çok seviniriz.
Oranın adı Sason değil Sasun. Daha da eski adı Sanasun veya Sanasunk. Milattan önceki bir devirde, Asur kralının asi oğlu olduğu söylenen Sanasar adlı biri burada bir beylik ya da krallık kurmuş. Sanasun veya Sanasunk adı, Sanasar Mülkü veya Mülkleri demek Ermenice. Kuzeyindeki Ermenileri de, güneyindeki Asurileri ve sonra Arapları da tarih boyunca hep uğraştırmış, aşırı derecede dağlık, biraz Dersim gibi, hep isyankar bir ülke. Tarihi sınırları bugünkünden daha geniş. Batman’ın şimdiki Sason ilçesine ilaveten Kozluk’un dağlık olan kuzey kısmı, Mutki’nin batı yarısı, Muş’un güneyindeki Geliyegozan vadisi, Kulp ilçesinin bir kısmı da tarihi Sasun diyarına dahil.
19. yüzyılda Osmanlı yönetimi Tanzimat çerçevesinde buraları da merkezi yönetim altına almaya çalıştı. Merkezi yönetim altına almak işin kibar dildeki adı, gerçeği vergiye bağladı. Bunun üzerine çıkan Sasun isyanı kah yatışıp kah alevlenerek yüz yıla yakın sürdü. Önceleri eski usul bir feodal isyanken, 1890’larda Ermeni devrimci örgütlerinin işe karışmasıyla bir milli davaya dönüştü, uluslararası bir diplomatik olay haline geldi. 1904’te Batılı devletlerin arabuluculuğuyla çözüldü yahut da çözülür gibi oldu. Birinci Dünya Savaşı ile 1925 Kürt İsyanı arasındaki dönemde her ne olduysa oldu, bölgede daha önce aşağı yukarı yarı yarıya olan Ermeni nüfus buharlaştı. İşin enteresanı, Kürt nüfus da bir şekilde kayıplara karıştı. İlginç bir şeydir ve bunun doğru dürüst açıklamasını hiçbir yerde bulamıyorum. 1890’ların, 1900 sıfırların tanıklıklarına bakarsanız Sasun’da bir Ermeniler var bir de Kürtler var. Kürt aşiretlerinin bir kısmı Ermenilere dost, bir kısmı düşman. Çatışıyorlar, barışıyorlar. Köy köy belli, şurası Kürtlerin, şurası Ermenilerin, çoğu yerde iki unsur karışık. Ermenilerin çoğu Kürtçe konuşuyor. Bugün gidip bakıyorsunuz, Sasun’un yüzde sekseni Arap. Bıdri denilen bir Arap zümresi veya aşireti. Siirt Arapçası konuşuyorlar. Nereden çıktılar, doğru dürüst bir açıklamaya ulaşmak mümkün değil. Birtakım etkili kişilerin Siirt tarafından geldiği ve yerel hakimiyet kurduğu anlatılıyor. Kitle halinde mi geldiler, yoksa yerli Ermenileri evlilik veya egemenlik yoluyla kendilerine mi bağladılar, çok o kadar açık bir konu değil.
Güzel bir memleket. Çok dağlık, çok görkemli. Ulaşımı zor. İnsanları, böyle yerlerde hep olduğu gibi çok konuksever. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi büyük bir sosyal ve psikolojik hastalıktan mustaripler. Deliler gibi define arıyorlar. Hayatta başka hiçbir amaçları, hiçbir hedefleri, hiçbir değerleri kalmamış. Tek konuları, tek hedefleri, tek tutkuları define bulmak ve böylece kısa yoldan gayrimeşru bir şekilde zengin olmak. Hiçbir şey bulamıyorlar, yok çünkü define. Çünkü Sasun bin seneden beri Allah’ın kaybettiği bir sefil dağ başıydı. Ermenileri de yoksuldu, Kürtleri de yoksuldu. Fakat bir çılgınlık halinde Ermeni definesi arıyorlar, her tarafı delik deşik ediyorlar. Tek bir tarihi bina bırakmamışlar, hepsini köklerine kadar sökmüşler çünkü define arıyorlar. Bu bir toplumsal hastalık, uyuşturucu tutkusu gibi ağır bir hastalık ve ne yazık ki Türkiye’nin neredeyse yüzde doksanı bu hastalıktan mustarip.
2005’te uğramıştık oralara. En uzak köylerine kadar gezdik. Türkiye’de hala karayolu ulaşımı olmayan birkaç köy var, yahut 2005’te hala vardı, birkaçı Sason’da. O köylere kadar gittik. Sonra arabayı haşat ettiğim için bir köylü evinde gecelemek zorunda kaldık. Çok da sevdik oraları.