Sağlam çocuk nasıl yetişir
Pazar Sohbeti
24 Temmuz 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Özgür, mücadeleci, özgüvenli bir erkek çocuğu yetiştirmede babanın rolü nedir?
Vallahi bilmiyorum. Bildiğim bir şey var. Programlı bir şekilde çocuğunu şöyle olsun, ne bileyim sanatçı olsun, vatanperver bir Ermeni olsun olsun yahut özgür, dirençli ve özgüvenli bir erkek olsun diye çaba gösterirsen yüzde yüze yakın bir ihtimalle ters tepecektir. İsyan edecektir çocuk. Ben sizin köleniz miyim deyip, ne olmasını itiyorsan tersini olmaya azmedecektir. Şaşmaz kural.
Çocuğun babanın kişiliğinden ve babanın temsil ettiği ahlaki ideallerden etkilenmesinin koşulu zannediyorum yol göstermek yahut öğüt vermek değil, olmak. Baba özünde ne ise tutarlı ve dürüst bir şekilde o olsa yeter sanıyorum. Tantanasını yapmadan, eğitmeye ve öğretmeye çalışmadan, kimliğini ve kişiliğini çocuğuna aktarır. Baba özgür ruhlu ve mücadeleci biri ise, yahut kültürlü biri ise çocuk ona ulaşmaya, onu taklit etmeye çalışacaktır. Ne kadar başarır ayrı mesele.
Ancak bu konuda bugün bir sıkıntı var. Bundan iki, üç kuşak öncesine dek egemen olan toplum düzeninde, babanın mesleği, konutu, evi, statüsü neyse, bir şekilde çocuk da oradan devam etme şansına sahipti. Baba dükkanını, işini, mesleğini çocuğuna devreder, o da benim babam şöyle yapardı, benim babam derdi ki şöyle şöyledir, benim babam kapının önüne mutlaka iki sandalye koyardı, benim babam müşteriyle konuşurken Ahmet Emice demez Ahmet Bey derdi gibi birtakım davranış kalıplarını ebeveyninden devr alır. Eğer fiziksel ve sosyal mekan bir süreklilik arz ediyorsa böyledir. Bugünün kentli yaşamında böyle bir süreklilik kalmadı. Her çocuk bugün kendi yaşamını sıfırdan yeniden kurmaya mecburiyetiyle karşı karşıya. Ben bunun trajik bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Kötü bir şey olduğunu düşünüyorum. Yani baba, çocuğa bir miras bırakamıyor. Para anlamında mirastan söz etmiyorum. Güvenli, istikrarlı bir yaşam ortamı devredemiyor. İstisnaları çok azdır. Büyük çoğunluğuk yapamıyor. Çocuk, babasının sosyal çevresini devralmıyor; işini, mesleğini ve sermayesini devralmıyor; yaşam mekanını devralmıyor. O zaman babanın kişiliğinin ve alışkanlıklarının ve tecrübelerinin çocuğa aktarılması çok zor.
Çocuk nasıl yetiştirilir, nasıl davranmalı, neler yapmalı, çocuk yetiştirme önceliği ne olmalı? Sanki bu konularda uzmanmışım gibi bana soruyorlar. Bunu da hayretle karşılıyorum.
Tahminimce adam yerine, pardon insan yerine koymak en önemlisidir. Çocuk filmleri ve çocuk kitaplarından kesinlikle uzak durmak mesela. Çocuğu ilk yaşından itibaren neye alıştırırsan onu sever ve onu beğenir. Gerizekalı çizgi filmler ve Barbi hikayeleri ile yetiştirirsen onlara alışır ve onların güzel olduğunu düşünür. Hayat boyu da aşamaz çocuğu aptal yerine koyan o literatürü. Çocuk dediğin fik fik fik diyen birtakım farelerden hoşlanır varsayımıyla eğitirsen, çocuk fik fik fik diyen farelerden hoşlanır. Ya da onların ruhuna verdiği sıkıntıyla gider, alakasız noktalardan agresyonunu dışarı vurur. Çocuğun sanattan, edebiyattan ve iyi müzikten anlamasını istiyorsan, ilk günden itibaren, bebekliğinden itibaren, iyi edebiyat, iyi sanat, güzel yerler, güzel şeyler ve güzel müzikler ile yetiştir bence. Çocuk, iki yaşından itibaren klasik müziği de sever, Shakespeare anlatırsan Shakespeare’i de sever. Disney diyetiyle yetiştirirsen ruhsal gelişimi de o seviyede kalır. Türkiye’deki çocuk kitaplarının tamamının, çocuğa, sen aptalsın, anlamazsın, o yüzden şekere bulayarak sana yalan öyküler anlatacağım diye özetlenebileceğini düşünüyorum. Berbat bir şey bence.
Çocuk yemeği de vermeyin, normal yemekle beslemeye bakın. Yetişkin bir insan gibi davranın çocuğa. Tahmin etmeyeceğiniz kadar erken çağdan itibaren çocukların sünger gibi emme ve yeniden üretme yeteneği vardır. Yahu, beş yaşında senfoni yazıyordu Mozart. Bundan başka bir şey bilmenize gerek yok. Beş yaşında oto tamirciliğini de öğrenebilir çocuk. Satranç dehası da geliştirebilir. Yeter ki o imkanlar sunulsun kendisine.