Rumlar neden sürüldü
Pazar Sohbeti
28 Haziran 2020
0:00
0:00

metin

Düşmanı Sakarya’da görmüş bir devlet Rumlara karşı ne kadar adil davranabilirdi ki?
Haklılık payı var bu dediğinizde. Ancak unutmamak lazım ki ülkeler birbiriyle savaşır, sonra da barışır. Almanlar da Fransa’yı işgal ettiler, hem Sakarya’daki düşmandan daha ağır koşullarda, kanlı bir şekilde işgal ettiler. İki yıl sonra da barıştılar, beraber Avrupa Birliğini kurdular. Bu bir kere, bir. Bence 1923 nüfus mübadelesi duygusal bir tepki değildi. Çok yıllar öncesinden oluşturulmuş bir devlet politikasının uygulamaya konmasıydı. Milli Mücadele yıllarında, Ankara’nın kontrolünde olan Anadolu topraklarından gayet bilinçli ve sistemli bir şekilde Rumlar sürüldü. Lozan barışıyla bu politika sonuca ulaştırıldı. Fevri bir hareket değildi. Öyle olsa bir iki sene heyecanların dinmesi beklenir, sonra eski hamam eski tastan yola devam edilirdi.
Anadolu’nun yerlisi olan iki milyona yakın Rum nüfusun sürülmesi 1913’te Balkan Harbini izleyen günlerde başlatılmış bir süreçtir. 1913’ten itibaren değişmez bir devlet politikası olarak sürdürülmüştür. 1913’te birinci dalga, 1914’te ikinci dalga, savaşın sonunda 1918’de üçüncü dalga ve 1923’de dördüncü dalga olmak üzere Anadolu’nun her yerindeki Rum nüfus boşaltılmıştır. Direnmeye teşebbüs edenler, bilhassa Karadeniz’de, terör yoluyla, köy basıp ev yakma yoluyla ikna edilmiştir. Toplama kampları kurulup, sersefil koşullarda aç, bilaç, toz toprak içinde bu insanlar savaş yılları boyunca mülteci şeklinde tutulmuştur. Bir devlet politikasıdır. İttihat ve Terakki kabinesi 1918’de düştükten sonra, hemen hiç ara verilmeden, 1919’da ülkede görünürde iktidar boşluğu varken de sürdürülmüştür; 1920-21’de Ankara’da yeni rejim kurulduktan sonra da sürdürülmüştür.
Rumların sürülmesine karşılık olarak 1919 baharında Yunanistan, İzmir ve Ayvalık’ı talep etmiştir. Bu yerler, boşaltılan Rumların iskan edileceği bir yurtluk olarak düşünülmüştür, ki büsbütün mantıksız bir talep de değildir. Ege hinterlandından ve Marmara Bölgesinden Rum tehciri devam edince Yunan ordusu Bursa’ya, ondan sonra Sakarya nehrine kadar yürümüştür. Amacı Sakarya’yı işgal etmek değildir. Amaç Ankara’ya basıp, askeri olarak Ankara’daki rejime boyun eğdirip, ondan sonra barış masasına oturmaktır. Yapamamışlardır. Yenilmişlerdir. Ve Türk devleti, etnik temizlik politikasını başarıyla sürdürerek Anadolu’yu Rumsuzlaştırmayı başarmıştır.
Tek taraflı bir olay değildir elbette. Türkleri bu insanlık trajedisinin tek ve hatta asli faili saymak hakkaniyetle bağdaşmaz. 1913 başlarında alındığı anlaşılan sürgün kararı, Balkan Savaşında Makedonya’nın işgaline bir tepkidir. Nüfusunun yüzde kırk kadarı Türk veya Müslüman olan Makedonya 1913’te Sırbistan ile Yunanistan arasında paylaşıldı. Peşinden özellikle Yunanistan tarafında Müslüman nüfustan sistemli olarak arındırıldı. Türkiye 1878’deki gibi büyük bir mülteci akınıyle karşı karşıya kaldı. 1878 olayında mültecilerin iskanı için Anadolu’da bine yakın yeni yerleşim kurulmuştu. 1913’teki akında bu kez yeni yerleşim birimleri kurmak yerine var olan Rum yerleşimlerini boşaltıp, ‘Selanik muhacirlerini’ oralara iskan etme yolu seçildi. Daha 1914 başlarında varılan mutabakatla, Makedonya’daki Türk mülkleriyle Anadolu’daki Rum mülklerinin takası yoluna gidildi.
Daha eskiye baktığınızda, 1913 olaylarını neredeyse kaçınılmaz kılan hadise 1878 göçüdür. O tarihte Bulgaristan nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan Müslüman ahali, feci koşullarda göçe zorlandı. Çünkü Rusya Bulgar devlerinin kurulması taraftarıydı ve etnik Bulgar nüfus ülkenin batı kesiminde yoğunlaşmış olduğundan, Türklerin çok olduğu Karadeniz tarafını boşaltmak gerekiyordu. Daha da geriye gidersek, Bulgarlar isyan etmişti çünkü 1864’te Osmanlı devleti, Rusya’nın kovduğu Kırım Türkleriyle Çerkeslerin bir bölümünü Bulgaristan’a iskan ederek bu ülkenin nüfus dengesini altüst etmişti. Çünkü... Çünkü... Hep bir çünkü vardır ararsanız.