Daha neler, çok dramatik tahliller bunlar.

Özellikle şiddete ilişkin kamu hizmetlerinin özel sektöre ihale edilmesi, Amerika’dan dünyaya yayılan bir trend. Kapitalizmin çığırından çıkmış bir tezahürüdür. Ordu teşkilatı, polis teşkilatı, istihbarat hizmetleri, cezaevleri yönetimi gibi birçok fonksiyonu özelleştiriyorlar, özel firmalara devrediyorlar. Böylece kamu çıkarını gözetmek ihtiyacı büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Yasal kısıtlamaların üstünden gelinmiş oluyor. Polis görevlerini, asker görevlerini üstlenen özel firmalar keyiflerince at oynatmaya başlıyor. Her türlü hukuki ve ahlaki rezaleti kolayca üstleniyorlar. Bu yöntem devletlerin işine geldi. İngiltere’de olsun, Almanya’da olsun, peşinden Türkiye’de olsun güçlü bir trend haline geldi.

SADAT ve Adnan Bey hakkında söyleyeceklerim şunlar. Birincisi bu iş eğer ciddiyse kamuoyuna yansımaz. Kamuoyuna yansıyorsa yeterince ciddi değildir demek. SADAT çoluk çocuğun ağzına ciklet olmuşsa demek ki SADAT zannettiğiniz kadar önemli bir teşkilat değil. Ya da bunu yem olarak öne sürüyorlar, başka şeyler yapıyorlar arkada.

İki, devlet adına şiddet kullanmak gibi bir sorumluluğu bu seviyede yüklenmiş olan insanların ideolojik konulardaki söylemlerine kulak asılmaz. Bunlar kamuoyuna göstermeyi tercih ettiği kimliktir. Bu kimlikle gerçek kimliği arasında muhtemelen uçurumlar vardır. Hele ki bu kimlik kafanızdaki hazır şablonlara cuk oturuyorsa, hiç şüpheniz olmasın, usta bir hokkabaz gibi, gözünüzü bilhassa oraya yönlendirmeye çalışıyorlardır. Maske takan adam, gerçek yüzünü saklamak isteyen adamdır. Adam sakallı, üstelik şeriattan söz ediyor, ahan, demek ki SADAT yoluyla şeriatı getirecekler! Böyle bir tabloyla karşılaştığınız zaman ilk düşüneceğiniz şey, kim kandırıyor beni, niçin kandırıyor olmalı.