Otel nasıl seçilir
Pazar Sohbeti
6 Kasım 2022
0:00
0:00

metin

Bir otelci ve gezgin olarak nasıl otelleri tercih ediyorsunuz?
Bu soruyu Küçük Oteller Kitabı yazarı olduğum dönemde kendime çok sordum. Elli yıl oldu en azından, habire geziyorum. Elli ülkeden fazlasını gezmişim ve her zaman bağımsız olarak ve tercihan kendi sürdüğüm otomobille gezmişim. Genellikle rezervasyon, planlama filanla uğraşmamışım. Bir kasabaya vardığımda, hadi burada bu akşam kalalım mı? Hoş bir yere benziyor, kalalım. Öyle yürümüş işler.
Nasıl seçmişim oteli? Zaman vardır, sadece pratik nedenlerle seçersin. Öngörülebilir bir yer olsun, bütçemiz dahilinde olsun, o kadar. Daha fazla seçme şansına sahip olduğun hallerde ise temel mesele her zaman şudur: Bu otelde canımı sıkacak, günümü zehir edecek bir hıyarlıkla karşılaşır mıyım? Geri zekalı robotlarla mı muhatap olurum yoksa akıllı, güler yüzlü, halden anlayan gerçek bir insanla mı? Burnu havada bir kibir budalası mıdır, sohbet etmek isteyebileceğim biri midir? Cahil bir mendebur mudur, zevk sahibi biri mi? Otelinde ruhumu zedeleyecek çirkinliklere rastlar mıyım? Bir yerden sonra tecrübe kazanıyorsun. Otelin binasına, görüntüsüne, tabelasına bakar bakmaz yüzde seksen isabetle kestirebiliyorsun neler bulacağını.
Küçük Oteller’i yaparken üç faktöre özellikle dikkat ederdim. Hatta bunu bir algoritmaya da çevirmiştim. Yani puanlama sistemine. Bir kere yeri güzel olacak. Çevresi güzel olacak. Manzarası, bahçesi, deresi, dağı vs. olacak. Şehir içindeyse sevimli bir köşe, önünde küçük bir meydan, ay ne tatlı diyeceğin bir kafe. Yerinin insanı cezbeden bir yer olması lazım. Toplu konut sitesi, yahut bir apartmanlar dizisi, insanın moralini bozar, insanı küçültür. Bu bir. İki, tesisin içtenlikle ve dürüstlükle yapılmış bir tesis olması lazım. Süslü demek değil bu. Hani ‘butik otel’ yapıyorlar, incik boncukla donatıyorlar, vıcık vıcık <break time="0.5s" /> ““DİZAYN”” <break time="0.5s" /> yapıyorlar. O değil. Dürüst tasarım. Dürüst bir insanı nasıl tanırsanız, dürüst tasarımı da öyle tanırsınız. Bakar bakmaz anlarsınız. İki kelimede anlarsınız. İçinden gelerek ve inanarak mı yapmış bu oteli bu adam veya kadın? Yoksa katalogdan mı bakmış, yoksa müşteri aptaldır buna kanar diye mi düşünmüş? Üçüncüsü, bir kişilik olması lazım otelde. Gittiğin otelde bir deneyim kazanman, bir şey öğrenmen lazım. Yıllar sonra unutmayacağın bir şey olması lazım.
Benim hayatta kaldığım en mükemmel otellerden biri herhalde Çamlıhemşin’in dağındadır. Şimdiki gibi orası turizm cenneti olmadan önce otel motel pek bir şey yoktu, sadece rahmetli Savaş Güney’in pansiyonu vardı. Buraya ulaşmak için, dehşetli bir güçle akan derenin üzerinden elle çalışan bir teleferikle karşıya geçmek gerekiyordu. Ahşap kulübelerde yatıyordun. Sabah bir uyandık, güneş yeni doğmuş, bulutlar, sisler dağılmamış. Bahçede, bizim tam penceremizin önünde bir geyik sürüsü gelmiş otluyor. Bundan daha müthiş bir şey düşünebilir misiniz? Tüylerimiz diken diken oldu. Unutulmaz bir sahne.
Tanzanya’da Ngorongoro kraterinin kenarındaki otelin bahçesinde akşama doğru bir grup yabani fil birbiriyle kavga ettiler. Personel uyardı, dış panjurlarınızı kapatın bunlar camınızı kırabilir diye.
1980 baharı olmalı, Vermont’un güneyinde bir çiftlikteki bed and breakfast’ta hayatımızda yediğimiz en nefis kaymağı yedik. Kendi hayvanlarından üretiyorlarmış. Fakat Vermont eyaletinde — ve sanırım ABD’nin her yerinde — kendi çiftliğinin sütünü müşteriye vermek yasak olduğundan, yakalanırsa çok ağır cezası varmış. Çağdaş kapitalizme dair eğitimimizde bir basamak oldu. Sanırım günün birinde bir otel rehberi yazma fikri de ilk orada filizlendi kafamda.
1986 kışında Kalkan’a yolumuz düştü. Kalkan’ın yolu o zamanlarda yeni yeni asfalt olmuş, üç dört tane basit otel var. Kış gecesi her yer kapalı, her yer karanlık. Işığı yanan bir yer gördük, Balıkçı Han mıydı adı acaba. Girdik. Kasabanın belediye başkanı, otelin sahibi olan hanım, bir de üçüncü, miskin miskin pinekliyorlar. Dördüncü arıyorduk, siz katılır mısınız dediler. Eyvallah dedik oturduk, sabahın körüne kadar rakı içip kağıt oynadık. Bundan daha mükemmel bir otel düşünebilir misiniz siz?