Osmanlı anayasasını kimler getirdi
Pazar Sohbeti
27 Eylül 2020
0:00
0:00

metin

Kanun-ı Esasi’yi Ermeniler getirdi diyorlar. Bu doğru mudur?
‘Ler’ kısmı olmamış.
Kanun-ı Esasî denilen Osmanlı anayasası diplomatik durumdan kaynaklanan bir mecburiyetti. Rusya ile Türkiye savaşın eşiğindeydi 1876’da. Karadağ’da, Bulgaristan’da olup bitenlerden sonra savaş kaçınılmaz noktaya gelmişti. Türkiye’nin geleneksel müttefikleri olan İngiltere ve Fransa tereddüt içindeydiler. Çünkü Türkiye’de Kırım Harbi’nden sonra Batılıların talebiyle başlatılan reform süreci kesintiye uğramıştı. 1875 Ramazan Kararnamesi ile Osmanlı maliyesi iflas etmiş ve borçlarını ödeyemez duruma düşmüştü. Batılı finans çevreleri bu olaydan bir darbe yemişti. Girit ve Bulgaristan olaylarında Avrupa kamuoyunda Türkiye aleyhine kuvvetli bir rüzgar estirilmişti. Ve sanıyorum en önemlisi, Osmanlı reformunun başlıca sponsoru olan Fransa 1871’de Prusya’ya yenilip siyasi sahadan bir süreliğine silinmişti. Bu sebeplerle 24 sene önceki Kırım Harbi’nin aksine, 1876’da İngiltere ve Fransa’nın Türkiye lehine savaşa girmeleri ihtimali çok zayıftı.
Kıyas için bugünkü durumu düşünün. Bugün de Türkiye sözde NATO ittifakının üyesi, sözde Avrupa Birliği’nin can dostu. Fakat öyle bir noktaya gelindi ki, bugün Türkiye bir savaşa girse Batılı devletlerin NATO sözleşmesi çerçevesinde yardıma koşmaları ihtimali pek şüpheli hale geldi.
1876’da bir askeri darbeyle başa geçen Mithat Paşa ve çevresindekiler anayasa konusunda ısrarcıydılar. Bu ısrarın üç sebebini sayabiliyorum. Birinci sebep, Tanzimat’tan bu yana büyük önem kazanan sivil bürokrasiyi sarayın keyfi müdahalelerine karşı korumaktı. İkinci sebep, yine Tanzimat’tan bu yana hızla kalkınan ve ekonomik, sosyal güce kavuşan Gayrimüslim unsurlara yönetimde daha tutarlı bir pay vermekti. O pay verilmezse imparatorluğun parçalanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ve tabii üçüncü sebep, büyük hızla büyüyen ve Osmanlı İmparatorluğu sathına nüfuz eden Batılı sermayeyi İslam hukukunun “çağ dışı” sayılan kısıtlamalarına karşı korumaktı. Avrupa bizden modern hukuk devleti olmamızı istiyor dediler. Anayasayı ilan edelim, Rus tecavüzüne karşı Avrupa kesinkes yardımımıza koşacaktır. Çağdaş ve Batılı ve medeni ve Gayrimüslimleri kollayan ve uluslararası sermayeyi gözeten bir Osmanlı’ya kim yardım etmez?
31 Ağustos 1876’da ikinci bir darbeyle Abdülhamit’i başa getirdikten hemen sonra apar topar bir anayasa yazma işine girdiler. Aylar geçti ve anayasayı yazamadılar. Özellikle Kanun-ı Esasi encümeni üyesi olan Namık Kemal ile Ahmet Cevdet Efendi arasındaki sonsuz teori tartışmaları nedeniyle çalışmanın uzadığı söylenir. Sonuçta Mithat Paşa’nın önerisiyle Şura-yı Devlet azasından Krikor Efendi Odyan bir sentez metni hazırlamakla görevlendirildi. Odyan 1860’ta kurulan Ermeni Millet Meclisi’nde görev almış, parlamenter usuller hakkında nispeten deneyim sahibi biriydi. Büyük ölçüde Belçika ve Fransa anayasalarından derlenmiş bir metin kaleme aldı. Ermenilerin anayasayı yazması meselesi budur. Ermeniler değil bir kişiden söz ediyoruz, ki o da Mithat Paşa’nın güdümü altında metin yazıcısıdır. Tıkanma noktasına gelmiş olan bir müzakerede çözüm yolunu bulmaya yardımcı olan kişidir.
Hazırlanan metni Abdülhamit kabul etti. Sadece kafasına göre bir 110’uncu madde ekledi oraya. 110’uncu madde anayasayla kurulan hukuk düzenini kökünden berhava eden bir maddedir. Padişaha dilediği kişiyi idari kararla sürgün etme yetkisi verir. Kanun-ı Esasi bu şekliyle Aralık 1876’da ilan edildi. Alel acele seçimler yapılarak Ocak ayında birinci Osmanlı Mebusan Meclisi toplandı.
Heyhat, bu çabalar fayda etmedi. Şubat 77’de savaş çıktı. Ruslar saldırdılar, Batılılar omuz silkip sırtlarını döndüler. Osmanlı Devleti bu savaşta görülmemiş bir dayak yedi. Bütün Balkan vilayetleri elden gitti. Doğuda Kars ve Batum düştü. Rus ordusu Ayastefanos’a, yani İstanbul’un dibindeki Yeşilköy’e dayandı. Bitti bir an için Osmanlı Devleti. O aşamada İngilizlerle Fransızlar durun bakalım bu kadar olmaz deyip müdahale ettiler. Rusların savaş meydanında kazandıklarını barış masasında kaybetmelerini sağladılar. Osmanlı sahasına anayasa manayasa olmadan da pekala rahatça nüfuz edebileceklerine kanaat getirip Abdülhamit’in Kanun-ı Esasi’yi askıya almasına göz yumdular.
Düzeltme notu: Canlı sohbette Krikor Odyan yerine yanlışlıkla Yervant Odyan demişim. Yervant, Krikor Efendi’nin yeğenidir. Mizah yazarı olarak büyük ün kazanmıştır. Dedem Bedros Nişanyan’ın yakın dostuymuş.