Nusayriler kimdir
Pazar Sohbeti
14 Mart 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Nusayrileri biliyor musunuz?
Aşağı yukarı 30 yaşıma kadar pek bir fikrim yoktu Nusayriler hakkında. Ki, çok genç yaştan itibaren Türkiye’yi bir hayli gezmiş, tanımış biriyim. Hatay’ın güney kesiminde, yani Antakya şehri ile onun güneyinde, Arapça konuşan Alevi nüfustan söz ediyoruz. Çok büyük bir yoğunlukları var o bölgede, özellikle Samandağı ve Defne ilçelerinde. Gelenek ve görenekleri, itikatları Türkiye’nin diğer yerlerindeki Alevilerden bir hayli farklıdır. İsim olarak aynı da, esasında başka bir dinden söz ediyoruz burada. O bölgede dağda, bayırda, her tarafta bembeyaz badanalanmış, tıpkı Yunanistan’daki küçük kiliseler gibi kubbeli küçük ibadet yerleri dikkatinizi çeker. Yüzlercesi vardır. Dağın zirvesinde, bir kanyonun içinde, bir mağaranın ağzında, milyon yıllık bir çınar ağacının dibinde, insanın tüylerini ürperten doğa hadiselerinin olduğu yerlerde bulunur bu ziyaretgahlar. Hepsi ilkbaharda kireçle beyaza boyanır, pırıl pırıl olur. Bazıları yüzlerce yıldan beri kireç vurula vurula şekilsizleşmiştir, yumru gibi olmuştur. Belirli günlerde ziyaret edilip mum yakılır. Türkiye’nin diğer yerlerindeki Aleviler için tipik bir şey değil bu.
Hatay Alevilerine Nusayri adı verilir. Kendileri sevmez bu ismi, yabancıların onlara verdiği isimdir. Nusayri kelimesinin anlamı konusunda ihtilaf vardır. Resmi anlatıya göre İbn Nusayr adlı biri varmış, 9. yüzyılda yaşamış, onun ölümünden çok zaman sonra onun adına izafeten bu itikadı ortaya koymuşlar. Oysa Nusayri aynı zamanda bir aşağılama tabiri olarak Küçük Hristiyan demektir. Nasrani demek Hristiyan demek, Nasıralı İsa’ya izafeten. Nusayri ise bunun tasğiri, yani küçültülmüşü. Hristiyancık anlamına gelen bir deyim. Ama bunu söylediğiniz zaman bir ton itiraz dinlersiniz, İbni Nusayr kesinlikle yaşadı hocam, dedem bile öyle söylüyor gibisinden. Kulağınızın bir yarısını verin, öbür yarısını rezervde tutun.
Benim tanıdığım kadarıyla klasik Anadolulu önyargılarından uzak, açık fikirli ve açık ruhlu insanlardır. Siyasette sol eğilimlidirler, dini taassuptan uzaktırlar, toplumsal yaşamları rahat ve açıktır, kadın-erkek ilişkileri medenidir.
Suriye tarafında da ciddi bir Nusayri, yani Alevi nüfus var. Hafız Esed ile oğlu da o cemaattendir, biliyorsunuz. Yerleşim alanları Antakya’dan güneye doğru ta Lübnan sınırına kadar Suriye’nin sahil kesimidir. Burası aynı zamanda Suriyeli Hristiyan Arapların da yoğun olarak yaşadıkları bir bölge. Demek ki Ortodoks Hristiyan Araplarla Alevi Araplar bu bölgede iç içe, aynı köyleri, aynı kasabaları paylaşan iki cemaat. Doğal olarak birçok benzerlik var aralarında.
Suriye tarafına geçince Hristiyanları da görüyorsunuz. Türkiye tarafında, 1938’den sonra Hristiyan kalmamış. Ancak Samandağ’ın bir küçük mahallesi var Hristiyan Arapların yaşadığı, Zeytuniye diye. Antakya şehir merkezinde de ele gelir bir Hristiyan cemaati var, fakat bunun dışında Hristiyan Arap çok az kaldı Hatay’da. Alevi Arap nüfus çok yoğun. Türkiye’nin nüfus yoğunluğu en yüksek olan bölgelerinden biridir Samandağı-Antakya arası. Uçtan uca neredeyse 20-25 kilometrelik bir tek şehir olmuş.