Nişanyan iyi bir dilbilimci mi
Pazar Sohbeti
20 Haziran 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Sizin iyi bir dil bilimci olmadığınızı söylüyorlar, kendinizi nasıl savunursunuz?
Savunmam. Niye savunayım ki? Haklısınız der geçerim. Arkasından da eklerim, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler. Yüz senede doğru dürüst bir sözlük yapamamışsınız. Dil konusunda, dil tarihi hakkında söyledikleriniz aptalca birtakım propaganda klişelerinden ibaret. Emek eseri olan, çaba eseri olan, sistemli olarak aylarca, haftalarca, yıllarca çalışma gerektiren, ekip çalışması gerektiren, bireysel özveri, fedakarlık gerektiren hiçbir iş koymamışsınız ortaya. Şehir girişlerindeki Nasreddin Hoca heykelleri gibi, kavun karpuz heykelleri gibi eserler üretmişsiniz. Adamın biri de çıkmış, kısıtlı imkanlarıyla ve kısıtlı bilgisiyle düzgün bir iş yapmaya çalışmış. Olay bundan ibaret.
Sözlük yazma sevdasına düştüğümde dil bilim hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Hiç, sıfır. Fakat en azından, Türkiye’de dilbilimci geçinen, sözlükçü geçinen, Türk Dil Kurumu geçinenlerin ideolojik budalalıklarıyla malul değildim. Açık bir fikirle bakabiliyordum. Farklı birtakım önyargılarım da vardı, belki sırf onlara inat olsun diye edindiğim birtakım önyargılar da vardı. Çalıştım arkadaş. 25 sene eşekler gibi çalıştım. Sabah, öğlen, akşam, günde 14 saat, 15 saat çalıştım. Okudum, araştırdım, düşündüm, fikirlerimi ortaya koydum, yanlış olanları düzelttim. Tahmin ediyorum ki Türkiye’de tarihsel dilbilim alanında bugün benim kadar geniş ve derin bilgisi olan kimse yok. Yakına bile yaklaşan yok. Yapılan işin kalitesini anlayabilecek düzeyde olanlar da bir avuçtur. Ben bu noktaya bir günde gelmedim. Akademik eğitimim, dil bilim konusunda değildi. 1995’den bu yana 26 yıl bu sözlük üzerine çalıştım. Hala çalışıyorum. Durmadan çalışıyorum. Çalıştıkça insan çok şey öğreniyor. Yanlışlarıyla karşılaştıkça, eksikleriyle karşılaştıkça, itirazla karşılaştıkça öğreniyor, öğrendikçe evriliyor. Bana deseler ki başta iyi bir dil bilimci değildin, tamamen hak veririm. Bugün hala değilsin derlerse yine hak veririm. Yalnız bu çöplükte benden iyisini bulabiliyorsanız onu bana bir gösterin hele derim. Yani Tuncay Gülensoy mu? Geçiniz, taşra üniversitelerinde onun bunun çantasını taşıyarak profesör olan insanlar, cehaletlerini vatan millet söylemiyle örtmeye çalışan, kale almaya değmez ideoloji memurları. Keşke daha iyileri olsa, onlardan da bir şeyler öğrensem.
Türkçe’nin etimolojik sözlüğünü yapmak için Türkoloji bilmek yetmiyor. Türkoloji işin bir dalı. Arap dilini ve Osmanlı yazı dilini bilmen lazım. Batı dillerini sular seller gibi bilmen lazım. İranoloji ile haşır neşir olman lazım. Çünkü Türkçe yeryüzünde var olan kültür dilleri arasında muhtemelen en hibrit olanıdır. Yani birbiriyle alakasız çok farklı dil ailelerinden, çok farklı dil geleneklerinden tarih boyunca beslenmiş, katman katman, tabaka tabaka zenginleşmiş bir acayip kozmopolit dil. Bu dille başa çıkabilmek için önce bir kere, biz Orta Asya’dan geldik, Orta Asya’da atalarımız Türkçe konuşuyordu modelinden kendini kurtarman lazım. Önce o beyin cenderesini kafandan atman lazım. Geniş açıdan bakman lazım. Türkçe bir imparatorluk dili olmuş tarihi boyunca. İmparatorluk dilleri, Orta Asya’daki kıytırık bir kavmin diline indirgenemez. Başka cins bir mahluktur. Bunu idrak etmen lazım ki doğru soruları sormaya başlayabilesin, anlamaya başlayabilesin.