Nefret suçları kime yarar
Pazar Sohbeti
6 Şubat 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Nefret suçu nedir? Nefret suçları yasası çıkartmak için çalışan Hrant Dink Vakfı gibi kurumlar bürokrasinin eline koz vermiş olmuyorlar mı? Bu yasaların devletin elinde azınlıkları ve güçsüzleri susturmak için yeni bir sopa olarak kullanılma ihtimali yok mudur?
İhtimal değil, ta kendisi hadisenin. Bugün Batı’nın neo-totaliter devletleri interneti kontrol altına almak için tam da bunları bahane ediyorlar: Homofobi, İslamofobi, ırkçılık vs. Bu konuda çok net olmak lazım.
Benim siyasi idari, hukuki, sosyal konularda aklıma gelen ilk ve temel soru şudur. Devletin denetlenemez gücünü arttırıyor mu, azaltıyor mu? Çünkü bugün geldiğimiz noktada polis devleti gitgide artan bir süratle her türlü hukuki ve siyasi kayıttan kendini kurtardı, ali kıran, baş kesen bir diktatoryal güce dönüştü. Herhangi bir gerekçeyle polisin yetkilerinin sorgulanması dahi tehlikeli olmaya başladı. Bu gücü arttıran, ona daha fazla pay veren her tercih yanlıştır. Devletin ve polisin gücünü kısıtlayan, hareket alanını daraltan her adım doğrudur.
Nefret suçu kavramı ilk Amerika’da ortaya atıldı, oradan yayıldı. Hate crime. Hate crime anlam değiştirdi süreç içinde, adım adım dehşetli bir kavram kargaşası içine yuvarlandı. Nefret suçu derken, önce ortada bir suç olması lazım. Yani birilerine saldırılmış, bir yerlerin yağmalanmış, birisinin öldürülmüş olması lazım. Ondan sonra, bu suç eğer ırksal, milli veya siyasi bir nefret saikiyle işlenmişse, o zaman bu suç bir nefret suçu oluyor, ağırlaştırıcı sebep sayılıyor. Yani asıl mesele suçun kendisi, bunun toplumsal nefret saikiyle işlenmiş olması bir ağırlaştırıcı faktör. Bu noktaya kadar, ölçüler içinde tutulması şartıyla bunun makul bir düzenleme olduğu belki söylenebilir.
Şimdi gitgide artan bir oranda, herhangi bir topluluk hakkında nefret duyguları ifade etmek suç sayılır oldu ve nefret suçu kavramı buna dönüştürüldü. Özellikle Türkiye’de bu ayrımı yapabilen bir allahın kulu ben tanımıyorum.
Arkadaşlar, nefret en temel insan içgüdülerinden biridir. Nefreti yasaklayamazsınız. İnsanlardan nefreti kaldırmak demek, onları iğdiş etmek demektir. Herhangi bir konuda güçlü duygu ve düşüncelere sahip olmalarını önlemek, onları pasifize etmek, devletin ve kanunların tayin ettiği sınırlar içinde birer koyuna dönüştürmek demektir. İnsanlar bazı insan topluluklarından nefret ederler. Irkçılıktan kendini tamamen arındırmış bir insana veya topluluğa rastlamadım bugüne dek. Her toplulukta biz ve ötekiler vardır. Ötekiler hakkında insanlar çeşitli düzeylerde antipati ifade ederler. Almanları sevmezler. Japonlara gıcık kaparlar. Bu duyguların ifade edilemeyeceğini söylemek zorbalığın dik alasıdır. İnsanları polisin eline oyuncak etmek demektir.
Sınır bence nettir. Eğer ifade ettiğin nefret bir kitlesel hadiseye yol açıyorsa, birtakım insanların haklarının zedelenmesine, onlara saldırılar düzenlenmesine, kendilerini savunamayacak duruma düşmelerine yol açıyorlarsa, ortada bir suç vardır. Kamu otoritesinin bu suçu engellemesi gerekir. Ama soyut olarak zencilerden hoşlanmıyorum kardeşim, sevmiyorum, sinirimi bozuyorlar. Sana ne? Devlete ne? Niçin onu ilgilendirsin? Birisinin haklarına tecavüz ediyor muyum bu duygumu ifade etmek suretiyle? Bir insanın duygularını zedelemek, kalplerini kırmak hak ihlali midir?
Bu konuda hukuki tercihlerin net olması lazım. Nefret ifade edilmesi suç değildir, olamaz, olmamalıdır. Irkçılık suç değildir, olmamalıdır. İnsanların şu ya da bu nedenle bir gruba karşı duygu ve düşüncelerini ifade etmesi önlenemez, önlenmemelidir. Önlemeye çalışmak demek polisin eline sınırsız güç vermek demektir. Hukukun temellerini tahrip etmek demektir. Hakkın tanımı gayet basittir. Başka birilerinin haklarını zedeliyorsan, gerçek ve ciddi bir saldırı ortada varsa bunun önlenmesi gerekir. Çünkü birinin özgürlüğünün sınırı diğerinin özgürlüğüdür. Ama diğerinin özgürlüğüne dokunmayan bir nefret ifadesi ister Müslümanlara karşı olsun, ister Batılılara karşı olsun, ister Ermenilere karşı olsun, temel bir insan hakkıdır. Korunması gerekir.