Müslümanlıkla LGBT’cilik bağdaşır mı
Pazar Sohbeti
26 Mart 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Sizce bir Müslüman, LGBT gibi oluşumları destekleyebilir mi? Hristiyanlar’da da var bu. Kuran’ı, hadisleri, eski yeni ahiti okuyan ve inanan bu oluşuma nasıl destek verir?
Gerek Hristiyanlık, gerek ondan biraz daha zor da olsa Müslümanlık, tarih boyunca elbette evrildiler. Yeni toplumsal gerçeklerle yüzleşmek ve onları özümsemek, kucaklamak zorunda kaldılar. İlkçağ Hristiyanlığı ile Ortaçağ Hristiyanlığı, onunla Yeniçağ Hristiyanlığı, onlarla 20. yüzyıl, 21. yüzyıl Hristiyanlığı arasında uçurumlar vardır. Müslümanlık gelişkin bir hukuk sistemine sahip bir din olduğu için yeni içtihatlar yaratması ve yeni koşullara ayak uydurması nispeten daha zor. Fakat 1400 yıl boyunca değişen dünyaya ayak uydurma yeteneği olmasa şimdiye kadar çoktan yeryüzünden silinmiş olurdu.
Kutsal kitapların ve dini geleneklerin en büyük özelliği, sonsuz derecede esnek olmalarıdır. Tarih boyunca çok farklı fikir akımlarına ve değer sistemlerine adapte olmuşlar, onları özümsemişler, biraz mugalata, biraz safsata, işte falanca ayetin filanca satırında şu kelime bize bunu gösteriyor gibi söz cambazlıklarıyla duruma ayak uydurmayı başarmışlardır. Batı Hristiyanlığının modern çağdaki büyük başarısı, Hristiyan dinini tarihinden ve geleneğinden arındırıp bir ahlaki duruşa indirgeyerek, tüm yenilgilerine rağmen modern çağda varlığını sürdürmesini sağlamasıdır. Akdeniz ülkeleri ve Doğu Avrupa ülkeleri, Yunanlar, Ruslar, Ermeniler ise başka bir yöntemi seçtiler. Hristiyanlığı bir aile geleneğine çevirerek, ulusal coğrafyayla özdeşleşmiş bir dizi gelenek, adap ve töreye dönüştürerek yaşattılar. Ortalama bir Rum’un ya da bir Ermeni’nin bakış açısından, Hristiyanlık bir yüce ahlaki idealden ziyade, pazar günü kiliseye gitmek, Paskalya ayinini kaçırmamak, falan azizin yortusu şu gündür, filan azizin yortusu bu gündür, o günlerde şu dualar söylenir, falan dağın başındaki Aziz İlya şapeline yılın belli bir gününde gidilir ve o gün mutlaka keşkek yapılır gibi sevimli bir yaşam örgüsünden ibarettir. Dolayısıyla, Hazreti İsa şöyle mi demiş, böyle mi demiş, kimsenin fazla umurunda değildir. Kimse bilmiyor zaten bunları. Hz. İsa bir yerde şöyle demişse eğer, başka yerde böyle demiştir. Ne dediği çok da önemli değildir. Çünkü kutsal kitaplarda, yeryüzünde mevcut ve muhtemel olan tüm ahlaki pozisyonları destekleyecek bir söz illa ki bulunur.
LGBT meselesini de bence temelde insan onuru ve insan hakları düzeyinde görmek lazım. Eşcinsellerin bir Allah’ın kulu olduğunu, dolayısıyla her Allah’ın kulu gibi varlıklarına saygı ve hatta sevgi gösterilmesi gerektiğini kabul etmek ve bu zeminde dine entegre etmek doğrudur ve zannediyorum ki mümkündür. Son birkaç yıldır LGBT hareketinin bir siyasi güç gösterisine dönüştürülmesi, kanımca bu dediğim evrimi engelleyen bir gelişmedir. Geleneksel kültürle yetişmiş olan insanların eşcinselliği bir insanlık hali olarak algılamasını sağlamak olmalıdır hedef. Ahlaken doğru olan budur, dolayısıyla dinen de doğru olması gereken budur. Fakat bunu toplumun gözüne soka soka, meydan okuyarak, provoke ederek, Netflix’te her filme bir erkek erkeğe sikişme sahnesi ekleyerek, insanları belli bir şekilde düşünmeye mecbur ederek, aksine düşünenleri cezalandırarak yapmaya kalkarsan, tam tersi sonucu elde edersin diye düşünüyorum. O yüzden eşcinsellere karşı insancıl ve hakkaniyetli olmak başka bir şey, LGBT Hareketi diye tanımlanan şeyi savunmak başka bir şey. İkisi birbirine bence zıt yaklaşımlar.
Kuran’ın, hadislerin etrafından dolaşmak, Müslümanların 1400 yıldır kelimenin literal anlamıyla kitabını yazdıkları bir sanattır. Hiç öyle zor bir şey de değildir. Kaynağın hadis ise hadislerin doğruluğunu tartışmaya açarsın. O hadis öyle diyor ama öbür hadis de böyle diyor, zaten Falan ibni Filan’ın rivayetini de Hazreti Feşmekan doğrulamıyor. Bitti. Kaynağın ayet ise ayetlerin yorumunu tartışmaya açarsın. Efendim Hicaz Arapçasında o kelimenin anlamı öyle değil böyle. Her iki konuda olağanüstü sofistike teknikler geliştirmişler İslam alimleri. O ustalığı yeni kuşaklara şayet öğretirsen, toplumun yeni kavramlarını bu sistemin içine yedirmeyi başarırlar. Müslümanları cahil bırakırsan cahil insanların tepkilerini verirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin din politikasının, bundan 15-20 sene önceye kadarki din politikasının temel çıkmazıdır bu. İslam düşünce tarihini ve fıkhını gençlere öğretmemekle insanları dinden soğutmadın. Aksine, dini katılaştırdın. Yobazlığı besledin.