Mübadeleyi Venizelos mu istedi
Pazar Sohbeti
9 Mayıs 2021
0:00
0:00

metin

Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki Türk Yunan nüfus mübadelesi Venizelos tarafından mı talep edilmiştir?
Biliyorsunuz, 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması’yla Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde İstanbul şehri ile Bozcaada ve Gökçeada dışındaki tüm Rumlar sınır dışı edildi. Karşılık olarak da Yunanistan’ın Makedonya eyaleti ile Kuzey Ege adalarında bulunan tüm Müslümanlar Türkiye’ye gönderildi. Batı Trakya o tarihte Yunanistan’ın değildi, Bulgaristan’a aitti. Dolayısıyla oradaki kalabalık Türk nüfusu mübadeleden etkilenmedi. Aynı şekilde 12 Ada da İtalyan yönetiminde olduğundan o adaların Türk nüfusu da en azından 1945’e dek yerinde kaldı.
Değişim süreci aslına bakarsanız 1923’te başlamadı. Nüfusları topyekün yerinden yurdundan kaldırıp ulus-devlet inşaatına malzeme yapma alışkanlığı 1878’de başlayan bir hadise. 1912 Balkan Harbi’nde Makedonya da üç devlet arasında pay edilince Yunan Makedonya’sından Bulgaristan ve Türkiye’ye kitlesel göçler oldu. Peşinden yanılmıyorsam 1913 yılı içinde Bulgarlarla Yunanlar bir antlaşmayla Makedonya’nın iki bölümü arasında nüfus mübadelesine gittiler. Türkiye’de 1912-13 kışında muazzam bir mülteci problemi yaşandı. Sayıları yüz binleri bulan Makedonyalı Türk, Arnavut, Pomak gelip İstanbul’a ve İzmir’e yığıldı. Buna karşılık İttihat ve Terakki yönetimi 1913 yazından başlayarak Ege bölgesindeki Rumları zorla Yunanistan’a kaçırma politikasını benimsedi. Manisa’nın, İzmir’in taşrasının Rumları baskınlar ve katliamlarla kaçırıldı. Bir Rum kasabası olan Urla, bir terör ortamı yaratılarak üç gün içinde boşaltıldı. Çeşme Rumları bir gece kayıklara doluşup kaçtılar. Bunlar 1913’te oluyor. Karşılıklı bir etnik temizlik hareketiydi.
Savaş yıllarında Türk Devleti bir yandan Ermenileri temizlerken, bir yandan da Çanakkale’nin ardından bir Müttefik çıkartması korkusuyla Ege ve Marmara’nın kıyı bölgelerindeki tüm Rumları boşaltarak iç bölgelerdeki toplama kamplarına sürdü. Mesela Erdek Yarımadası’nın biri hariç tüm köyleri Rum yerleşimi idi. Bunlar boşaltıldılar. Boşaltılan halk sefil koşullar altında üç dört yıl mülteci kamplarında yaşadı. 1918’e gelince, bu sefer Karadeniz Bölgesi’nde bir ayrılıkçı hareket kuşkusuyla Karadeniz Rumları iç bölgeye sevk edildi. Daha doğrusu sevkiyat zahmetli iş olduğu için büyük bölümü doğrudan doğruya katledildi.
Demek ki nüfus temizliği çoktan başlatılmış ve epey mesafe katetmiş bir süreçti. 1913’ten itibaren Türk yönetimleri kesin karar vermiş görünürler ki, nasıl Yunanistan’da saf kan Yunan milleti yaratılıyorsa, nasıl Bulgaristan’dan o kadar kararlılıkla olmasa da Türkler peyderpey kovuluyorsa, Yeni Türkiye’de de sadece Türkler olacak. Türkler derken, bu kelime Müslüman’la eş kapsamlıdır. Rumcadan başka dil bilmeyen Giritliler, Bulgar dilli Pomaklar, Sırp dilli Boşnaklar, Arnavutlar, Vlahlar, Rumeli Çerkesleri de Türklere dahildir.
Venizelos ile İsmet İnönü arasında Lozan kentinde protokole bağlanan mübadele sözleşmesi aslında bu probleme insani çözüm bulmak amacıyla yapılmış bir anlaşmadır. Bunun terör yoluyla, düzensiz bir şekilde, kan dökerek değil, iki devletin rızasıyla ve göçenlerin hukuki statüsünü karşılıklı olarak tanımak şartıyla yapılmasına karar verdiler. Sanırım o gelinen aşamada başka çaresi de yoktu.