Malazgirt’ten önce Anadolu’da Türkler var mıydı
Pazar Sohbeti
16 Temmuz 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Türk ırkının 1071’den önce de bu topraklarda olduğundan bahsediyorlar. Doğruluk payı var mıdır?
Vardır, fakat küçük bir paydır. Artı, bu hadiseyi modern milliyetçiliğin ahmakça formülleriyle kavramaya çalışırsanız içinden çıkamazsınız.
Net bilinen bir tek şu var. Kafkaslardan bu tarafa sarkan birtakım kavimler, tarih boyunca defalarca bu ülkeyi talan etmişler. Nasıl Alman kavimleri zaman zaman İtalya’yı, Roma’yı, Akdeniz havzasını çekirge afeti gibi sarmışlar, aynı şekilde Küçük Asya ve Yukarı Mezopotamya’nın mamur ve medeni topraklarını da Kafkaslar üzerinden gelen step kavimleri zaman zaman istila etmiş. Bu kavimlerin etnik aidiyeti konusunda çok bilgimiz yok. Yunanlar jenerik etiket olarak İskit veya onunla eş anlamlı Massagetai adını verirler. Bunların özellikle Milat öncesi dönemde İrani bir halk olduğu kesin. MÖ 700’lerde tüm Anadolu’yu talan ettikten sonra Kayseri Gürün tarafına yerleşen Kimmerler de öyle. Daha sonra Pers egemenliği altında Ahıska ve Ardahan taraflarını kolonize edip o yöreye Mesketya adı verilmesine sebep olanların da İrani bir dil konuştukları çağdaş Pers kayıtlarından ve günümüze gelen kişi adlarından belli. Fakat daha sonraki dönemde birkaç dalga halinde gelen Türki istilacıları da Yunanlar eski alışkanlıkla İskit diye adlandırdığından, günümüze dek iyi ve ya kötü niyetle sürdürülen bir kavram kargaşası doğmuştur.
Bu istilaların ülkenin etnik ya da kültürel yapısında kalıcı bir iz bıraktıklarına dair bir belirti yok elimizde. Yerleşik bir medeniyet, bir beylik, kalıcı kurumları ya da töreleri olan bir kavim oluşumu görünmüyor. Her gelen birkaç kuşak içinde asimile olmuş, memleketin düzeni neyse ona ayak uydurmuş. Rum yahut Ermeni, ve Malazgirt’ten sonra da Türk olmuş.
Size Kars örneğini anlatayım. Eski Ermeni tarihçilerinden Horenli Movses Kars’ın geçmişine dair hayli ilginç bilgiler verir. Horenli Milattan sonra 480 dolayında yazmıştır, anlattığı hikaye ise Milattan önce belirsiz bir tarihe ilişkin. Tarihçinin Bulğar adını verdiği bir kavim Kafkas dağının öbür yanından Vant veya Vınt adlı bir şef önderliğinde gelip Kars tarafını istila eder. Ermeni kralı Vağarşag bunları iskan eder, kanun ve nizam verir, beylerini tayin eder, vergiye bağlar. Bulğarlar biliyorsunuz bir Türk kavmi. Problem şu ki, Bulğar adı tarihçinin kendi çağına ait bir kavim adı, Milattan önce kral Vağarşag’a atfedilmesi bir anakronizm. Doğru bir adlandırma mıdır değil midir bilmiyoruz. Nece konuştuklarına dair elimizde bir ipucu yok. Horenli, Van civarındaki köy ve kasabalara Vınt’ın kardeşlerinin ve soyundan gelenlerin adlarının verildiğini söylüyor. Ancak bu isimlerden günümüze gelenler arasında Türkçe olarak teşhis edebildiğimiz bir şey yok.
Horenli bu Kars Bulğarlarının “ecdat töresi gereği haydutluğa ve soygunculuğa meyyal insanlar” olduğunu belirtiyor. Ondan 500 yıl sonra yazan bir başka tarihçi, Asoğig ise, Kars ahalisinin 10. yüzyılda Kral Abas zamanında en nihayet sakinleşip medeni nizama uyduklarını, iyi birer Hristiyan haline geldiklerini belirtiyor. Bu hayırlı gelişmenin hemen peşinden 1071 yılında Türkler istila ediyor. Türkler istila ettiğinde bu Kars’taki Ermenileşmiş Bulğarlar eski etnik hatıralarını canlandırıp yeni gelen Türklere hoş geldiniz mi dediler? Yoksa biz artık medeni Ermenileriz böyle şeylere gelmeyiz deyip onlarla çatıştılar mı? Bu konuda tarihler suskun mesela. Bilgi yok.
Anadolu’da Göktürk yazısıyla yazıtlar bulundu deniyor. Bulunmadı kardeşim, tıraş bunlar. Yok öyle bir şey. Bir kere, bulundu denilen yazıtların keşfinden bu yana on onbeş sene geçtiği halde hiç biri doğru dürüst okunmadı ve yayınlanmadı. Göktürk yazısı denilen şeylerin rastgele çiziktirmelerden yahut niteliği meçhul bir özel şifreden ibaret olup olmadığı belli değil. Trollük olsun diye yakın tarihte kayaya oyulmuş rastgele şekiller olmadığına dair inandırıcı bir kanıt da duymadım.
Daha mühimi de şu. Göktürk yazısı bir kraliyet yazısıydı, bir kitabe ve tören yazısıydı. Oturup da memleketteki yavukluna mektup yazacağın, yahut akşamları güncene not düşeceğin bir yazı değildi. Bir Göktürk hükümdarlığının olmadığı yerde böyle bir yazının yazılmasına ihtimal yoktu. Anadolu tarihinde gerçi karanlık noktalar yok değil, ama Malazgirt öncesinde birtakım Göktürkler, hatta gök olmayan Türkler gelip bir yerlerde devlet kurmuş olsalar haberimiz olurdu diye tahmin ediyorum. Hele ki yazıyı tanıyan bir devlet kursalar kesin duyardık.