Liberalizmi kim temsil ediyor
Pazar Sohbeti
24 Aralık 2023
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Sizce mevcut halde Türkiye’de liberalizmin temsilcisi kimdir?
Türkiye’de Liberalizm derken neyi kastediyoruz? Amerikan terminolojisinde Liberal adı verilen siyasi eğilimden biraz farklı bir şey yanılmıyorsam. İki tane belirgin özelliği var. Bir, yaşam tarzı konularında Türkiye’nin geleneksel kolektivist değerlerine karşı çıkıyor. Kolektivist derken hem İslami değerleri, hem onların 20. yüzyıla özgü bir varyantı olan Atatürkçü, vatan-millet-sakaryacı değerleri kastediyorum. Liberaller daha şehirli, daha kozmopolit bir yaşam tarzını temsil ediyor. Atadan kalma köy ve kasaba değerlerine itiraz ediyor.
İkinci özelliği ise, yaşam tarzı eleştirisi kisvesi altında uluslarüstü sermayenin kamu otoritesine karşı bağımsızlığını savunması. ‘Serbest piyasa’ adıyla öne çıkarılan şey esasında isteyen istediği yerde bakkal dükkanı açsın, kafe açsın, karpuz sergisi açsın falan değil. Maksat büyük sermaye istediği gibi at koşturabilsin. Büyük sermaye derken o da yerli sermaye değil, çünkü Türkiye’de yerli sermaye büyük oranda kamu görevlileriyle samimi ilişkileri sayesinde köşe kapan insanlardır, kamu otoritesini ekarte etmek gibi bir dertleri yoktur. Kastedilen şey uluslarüstü sermayenin içte devlet teşkilatını devre dışı bırakıp serbestçe oyun kurabilmesidir. Özetle, Amerikancılıktır.
Bu iki platformdan ikincisi Türkiye’de en azından 1945’ten bu yana kuvvetli bir platform olagelmiştir. Arkasında büyük para gücü ve büyük ikna gücü vardır. Fakat başarısının sırrı izini belli etmemektir; başka şeylerin arkasına saklanarak yürümektir. Türkiye’nin bütün partileri, en azından sağ partileri bu anlamda Liberaldir, daha doğrusu hepsi güçlü bir Liberal damar barındırırlar. Neden ayrı bir partiyi öne sürüp kendilerini eleştiri oklarına hedef etsinler?
Birinci platforma gelince, bana sorarsanız ezelden beri Türk siyasetinin ihtiyacını duyduğu bir bakış açısıydı. Hızla şehirleşen, hızla dünyaya entegre olan bir toplumun yüz yahut bin yıllık bayat klişelerle yönetilmekten gına getirdiği besbelliydi. Yeni kuşakları toplumsal yaşama entegre etmek için yeni ve daha özgürlükçü bir söylem gerekiyordu. Önce Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi, ardından Besim Tibuk’un LDP’si, ardından bir bakıma 2013’teki Gezi hareketi bu ihtiyaca cevap vermeye çalıştılar. Türkiye’de özellikle aydın denilen kesimde belli bir heyecan uyandırmayı başardılar. Ne yazık ki başarılı olamadılar. Bırakın ciddi bir iktidar alternatifi oluşturmayı, Bebek yahut Çankaya semtine muhtar seçecek güce dahi kavuşamadan sönüp gittiler.
Neydi bu başarısızlığın sebepleri? Düşündükçe üç sebep geliyor aklıma.
Birincisi: Liberal seçeneğin, en azından ilk başlarda halk kitlelerinden destek bulamayacağı belliydi. Çarpıcı olan o ki, halk kitlelerinin desteğini alamadığı gibi kayda değer sermaye gruplarının da desteğini kazanamadı. Büyük sermaye — ve onların uluslarüstü müttefikleri — riskli deneyler yerine geleneksel siyasi partilerle çalışmayı tercih ettiler. Memleketin büyük iş adamları hobi düzeyinde Liberal seçeneklere ilgi gösterirken, gerçek dünyada güçlerini düzen partilerinden yana kullandılar.
İkincisi: Liberal hareket 1980-90’larda Türkiye’nin iki büyük kolektivist tabusuna eşit ölçüde ve cesaretle karşı çıkacağı izlenimini vermişti. 2002’den sonra sekülerlerle dinciler arasında sertleşen mücadelede ne yazık ki bu tavır sürdürülemedi; belki de sürdürülemezdi. Bir süre sonra Liberaller, laikçi cephenin alelade bir bileşeninden ayırt edilemez noktaya evrildiler. Adında Liberal yazan parti dahi bugün Ulu Önder Atatürk ve Yirmiüç Nisan Neşe Doluyor İnsan çizgisine girdikten sonra ne bekleyebilirsiniz ki bu siyasetten?
Nihayet üçüncüsü: Liberalizmin referans noktası öteden beri Batı’nın değerleri ve Batı’nın yaşam tarzları idi. Temel siyasi vaadi Avrupa Birliği üyeliği idi. Bu yönelimler önce 2011’de AB’nin Türkiye’nin tam üyeliğini kategorik olarak reddetmesiyle ağır bir darbe yedi. Bunu izleyen yıllarda Batı kültürünün gitgide belirginleşen dekadansı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Batı referanslı bir siyasi hareketin başarı ihtimalini sıfırladı. Kültürel dayanağını kaybeden Liberalizm, ipini koparmış bir kayık gibi başıboş kaldı.
Sorunuza dönecek olursak, mevcut halde Türkiye’de Liberalizmin kayda değer bir temsilcisi kalmamıştır. İslamizm, Kemalizm, Türk Nazizmi, yahut azınlık milliyetçiliklerinden biri veya boşvermişizm arasında tercihinizi yaparsınız artık.