Kozan tarihinde neler oldu
Pazar Sohbeti (Düzenlenmiş)
4 Şubat 2024
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Madem Kozan’dan söz etmiyorsunuz, ben de niye sizi dinleyeyim ki, gidiyorum.
Peki, kızmayın, anlatayım.
Kozan kasabasının gerçek adı Sis’tir. Türkçe sis ile ilgisi yok, Antik Roma çağının öncesine giden bir isim Sis. Nece olduğu ve anlamı belli değil. Oysa Türkçe puslu hava anlamında sis çok yeni bir kelime, 19. yüzyıldan önce kayda geçmemiş.
Kozan 17. yüzyıldan 19. yüzyıl ortalarına dek burada hüküm süren beylik hanedanının adı. Beyliğin adı 1865’ten sonra burada kurulan kazaya, yani idari birime verildi, kazanın adı da kaza merkezi olan kasabaya aktarıldı.
Sis’in Ermeni tarihinde büyük bir önemi var. 12. yüzyıl sonundan 14. yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar Kilikya adı verilen Çukurova bölgesinde hüküm süren Ermeni krallarının başkenti idi Sis. Daha doğrusu resmi başkent esasen Tarsus, fakat krallar daha güvenli olduğu için genellikle Sis’te oturmuşlar. 1375’teki son Memluk istilasına da orada teslim olmuşlar. Neden daha güvenli? Çünkü Çukurova’nın şehirleri o devirde sık sık istilaya uğruyor. Türkler, Araplar, Moğollar, Haçlılar, Bizanslılar ovada cirit atıyor. Sis kenti ise sırtını dağlara vermiş. Üstelik Çukurova ile Anadolu arasındaki kritik geçit yolunun girişini kontrol ediyor. Yazın güneyden gelip Anadolu yaylalarına çıkan kervanlardan ve konar göçer aşiretlerden geçiş parası tahsil edebilirsin. Kuzeyden gelen bir orduyu, ovaya çıkıp yayılmadan önce bu kapıda durdurabilirsin.
Yalnız krallığın siyasi başkenti olmakla kalmamış, ulusal önderi, yani bir çeşit papası veya halifesi olan Gatoğigosluk makamı da 1293 tarihinde Sis’e taşınmış. Sis Kalesi’nin dibinde kale misal bir kilise ve Gatoğigosluk kompleksi inşa edilmiş. 1915 öncesi fotoğraflarda tüm görkemiyle o kompleks kasabaya hükmeder. Şimdi yukarı mahallede birkaç kırık dökük duvarı duruyor.
1375’te Sis Krallığı’nın yıkılışından sonra Memluklar Sis Gatoğigosluğu’nun devamına izin vermişler. Sanırım tüm Ortadoğu’da Ermeni politikasını yönlendirmekte kendilerine faydalı olacağını ummuşlar. 15. yüzyılda Ermeniler, o tarihte Karakoyunlu hakimiyetinde olan Eçmiadzin’de yeni Ulusal Gatoğigosluk makamını kurduktan sonra da Sis Gatoğigosları önderlik iddialarını sürdürmüşler. Bir müddet Eçmiadzin ile kavga ettikten sonra bir orta yol bulunmuş. Orta ve Güney Anadolu ile Suriye’nin tüm Ermeni cemaatleri 20. yüzyıl başına dek Sis Ana Kilisesi’ne bağlıydılar. 1909 olaylarında Sis Ermeni cemaati yok edildikten sonra bir müddet Gatoğigosluk makamı boş kaldı. Sonra Lübnan’ın Antilyas kasabasında yeniden ihya ettiler. Halen Sis Gatoğigosları Antilyas’ta ruhani önderlik görevlerini icra etmeye devam ediyorlar.
Bu esnada Memluklar Çukurova’yı zaptettikten sonra, koca ülkeyi idare edecek yeterli kadroları olmadığından, Maraş ve Halep tarafındaki Türkmen aşiretlerini oraya yerleşmeye teşvik ettiler. Sis bölgesi böylece Varsak adı verilen aşiret federasyonunun yönetim bölgesi haline geldi. Sis’in hemen güneyinde şimdi İmamoğlu ilçesi olan kısma Sırkıntı Türkmenleri, batısındaki Aladağ yöresinde ise belki bir müddet daha sonra Avşarlar hakim oldular. 1680’lere doğru Osmanlı Devleti Anadolu’daki egemenliğini bütün bütün kaybedince, Varsakların yönetimini Kozanoğlu adlı bey sülalesi ele geçirdi. Kozanoğulları 180 yıl boyunca fiilen bağımsız bir devlet oldular. Zaman zaman Osmanlı’ya bir miktar haraç ödediler. Tanzimat kararnamelerinden sonra İstanbul ile büsbütün bozuştular. 1850’de Osmanlı’nın üzerlerine gönderdiği orduyu perişan ettiler. Anlaşılan Avrupalı devletlerle ve Mısır yöneticileriyle birtakım diplomatik temaslar da kurdular. Ancak 1865’te Osmanlı Devleti nihayet işi ciddi tutarak, Fırka-i Islahiye adlı düzenli orduyu Kozanoğlu ve onun müttefiki olan Avşar ve Menemencioğlu Beylikleri ile Gavur Dağı Türkmenleri üzerine gönderdi. Bölücü ve terörist Türkmenler tedip edildi. İleri gelenleri yakalanarak asıldı. Bölgede yeni kazalarla, Islahiye, Osmaniye ve Hassa gibi yeni kasabalar kuruldu. Asayiş berkemal oldu.
O dönemin seyahatnamelerinden ve Fırka-i Islahiye kazaskeri Cevdet Paşa’nın yazılarından öğrendiğimize göre Sis’in kışlık nüfusu yarı yarıya Ermeni ve Türkmen imiş. Ancak yazın Türkler yaylaya çıktıklarından kasabada sadece Ermeniler kalırmış. Kozanoğlu’nun heyheyli devirlerinde yöre Ermenileri beylerle iyi geçinmiş görünüyorlar. Ancak Tanzimat’tan sonra Ermeniler bariz bir şekilde Osmanlı hükümetiyle saf tutup, isyancı beylerin aleyhine dönmüşler. Sanırım Osmanlı’nın adalet ve kalkınma getireceğine inanmışlar veya kendilerini buna inandırmışlar. Türkmenler onların bu tavırlarını “ihanet” olarak algılamış ve diş bilemişler. Muhtemelen 1909’un kanlı olaylarında, genellikle göz ardı edilen bu faktörün de etkisi olmuştur.