Kostantinopol Rumlarına ne oldu
Pazar Sohbeti
10 Nisan 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
İstanbul’un fethinden sonra şehrin halkına ne oldu? Tamamı köle olarak mı satıldı? Yoksa bir kısmı şehirde mi kaldı? Göç edenler, din değiştirenler oldu mu? Daha sonra şehre gelen Rumlar nereden geldi?
Şehir savaşarak teslim alındığı için, bildiğim kadarıyla halkının tamamı esir edildi.
Aslında fetih tarihinde İstanbul’un Rum nüfusu çok azalmıştı. Şehrin büyük bölümleri metruk ve haraptı. Çünkü şehir bir kere 1204’te ağır bir darbe yemişti Avrupalılardan. Ondan sonra da Bizans devleti adım adım daracık bir sahaya sıkıştı. İstanbul, biliyorsunuz, ticari bir merkezdir, fakat daha önemlisi idari, bürokratik ve askeri merkezdir. Dünya imparatorluğunun yönetim makamıdır. Bütün devlet görevlileri ve devlette makam kapma hırsıyla tutuşan insanlar o şehre akarlar. Oysa Bizans 1453 itibariyle bitik bir devletti. Düşman tarafından çevrili bir şehir devletine indirgenmişti ve bundan dolayı nüfusu radikal olarak azalmıştı. Fatih’in babası Sultan Murat zamanında dünyaya iz bırakmayı düşleyen bir Kütahyalı Türk’ün, bir Moralı Rum’un yahut Ohri’li Sırp’ın gideceği yer İstanbul değildi, Edirne’ydi. Yahut Venedik’ti
Üç gün boyunca şehir halkı esir alındı ve satıldı. Esir işi şu şekilde oluyordu o devirde. Hem Türklerde hem Batı aleminde yaygın pratik böyleydi. Esir alırsın. Akraba ve taallukatına haber salarsın. Pazarlık sonucunda sana makul bir piyasa fiyatı öderler, sen de esiri geri verirsin. Bütün bir şehri aldığın zaman, başka Bizans da kalmamış piyasada, bu insanların akraba ve taallukatı var mıydı fidye-i necat ödeyecek, onları kurtaracak? Muhtemelen yoktu. Çoğu esir olarak kaldı ve esir olarak satıldı. Elde kalan esirlerin çoğu, beş on sene olabilir, otuz sene olabilir, bir süre sonra Müslüman olurlar. Çünkü azat edilmenin şartlarının başlıcası odur. Fidye ödeyecek biri yoksa Müslüman olursun, bir süre sonra azat edilirsin. Dolayısıyla bu insanların çocukları, torunları, Türk olarak aramızda geziyorlar bugün.
İstanbul’un fethinden sekiz dokuz yıl sonra Trabzon fethedildiğinde, Fatih Sultan Mehmet oradan büyük miktarda Rum muhacir getirtti İstanbul’a. İstanbul’un Osmanlı dönemindeki Rum nüfusunun büyük çoğunluğunun Trabzon kökenli olduğu söylenir. Daha sonra 1460’ların sonunda Karaman ele geçirildiğinde, 1480’lerde Karadeniz’in kuzeyinde Kefe fethedildiğinde oralardan da bir hayli Rum yerleşimci getirildi İstanbul’a. Mesela Karaman’da Aksaray Rumlarının bir kısmını kaldırıp İstanbul’da aynı isimle anılan Aksaray semtini kurdular.
Osmanlı Devleti’nin temel şehircilik politikasıdır. Her fethettikleri şehirde, belli oranlar dahilinde Müslüman, Hristiyan ve mümkünse Yahudi dengesi gözetirler. Müslümanlar hemen her zaman yarıdan biraz fazladır, yüzde 50 ila 55 gibidir. Onları Rumlar, Ermeniler ve sayıca az olmak üzere Yahudiler izler. Belgrad’dan tutun, Halep’e, Lefkoşa’ya, Adana’ya kadar genel kural budur. Yüzde elliden az fazlası Müslümandır. Gerisi Rum, Ermeni ve Yahudidir. Bunu bir sosyal mühendislik prensibi olarak benimsemiş Osmanlı. O yüzden İstanbul’un yerli Rum rezervi tükenince başka yerden Rum ithal etmiş.