Kişi Adları Sözlüğünden neler öğrendim
Pazar Sohbeti
17 Ocak 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Kişi Adları Sözlüğü çalışmanız nasıl gidiyor?
Bugüne kadar Türkiye’de yapılmamış bir işi başarmaya çalışıyorum. Aslına bakarsanız dünyada da pek örneği yok galiba, en azından internet ortamında bulamadım. Reel nüfus kayıtlarına dayalı bir adlar sözlüğü yapmaya çalışıyorum. İdeal isimler yahut kafadan uydurma isimler değil, gerçek insanların isimleri. Bunu bugün yapabiliyorsak hacker’lar sayesinde. Biliyorsunuz internetin karanlık köşelerinde Türkiye’nin 2015 tarihli seçmen kütüğünün tamamı yayınlandı. İsim, soyadı, ana baba adı, doğum tarihi, doğum yeri, nüfus kaydının olduğu yer, adres vs. Biraz veritabanı teknolojisi hakimiyetiyle bundan müthiş analizler çıkarmak mümkün.
Türkiye’de bugüne kadar bir sürü kişi adları sözlüğü yayınlandı. 1930’lardan beri beş on yılda bir çıkar bir şeyler. Türk Dil Kurumu’nun bir tane acıklı kişi adları sözlüğü var. Cem Dilçin’in sözlüğü var, çok amatör bir çalışma. Her ikisi de ideal Türk isimleri sözlüğüdür. Dahil ettikleri isimlerin birçoğunun gerçek dünyada karşılığı yok. Böyle isimler yok, yahut bir kişi, iki kişi. Buna karşılık Türkiye’de beş bin, on bin, elli bin nüfusu olan isimler var ki akıllarının ucundan bile geçmemiş. Mesela Hori diye bir isim var, bir iki yüz kişi. Tükezban bin kişi. Vatha, beş bin kişi. Aynizeliha, dört bin kişi. Abitter, Satıa, Havana, Ümüş, Pupuş, Pünpül. Bunun gibi binlerce, binlerce isim. 15.000 madde başlığı oldu. 15.000 madde başlığı altında 87.000 tane varyant, yani farklı yazım ve telaffuz alternatifleri.
Muazzam bir kültür spektrumu ile cebelleşmek zorundasın. Homojen bir ülke değil Türkiye. Bölgesel kültürler var. Etnik isimler var, göçmen toplulukların isimleri var. Öbür yanda ulusal isimler var, yani bütün ülkede geçerli olan 750 kadar isim, Ahmet, Mehmet, Zehra, Eyüp, öyle. Bunların ezici çoğunluğu Arapça isimler. Arada Türkçe olan 30-40 isim, başka dilden de 50 civarında isim var, Sevim, Pınar, Çiçek, Bülent gibi. Sonra sadece Türk dili alanına özgü olan isimler var. Aynı şey değil, Türkiye değil, Türk dili alanı ayrı bir şey. Beş altı bin kadar isim var ki Kürt ve Arap dilinin hakim olduğu bölgelerde katiyen örneği yok. Misal, Hanife, Aynur, Döndü, Oğuzhan, Yücel, Hümeyra. Mardin’de, Urfa’da, Siirt’te, Hakkari’de ya da Hatay’ın güney kısmında duyulmamış bu isimler. Ayrı bir bölgenin isimleri.
Türk geleneği içinde belli ayrışan adacıklar var. Kars, Ardahan, Iğdır bölgesi mesela, Şavşat’ı da katın buna, bambaşka bir isim repertuvarına sahip. Mesela İsminaz, Sümmani, Nurbay, Fikrettin, bunlar Şavşat ile Posof tarafında gayet popüler adlar, binlerce TC vatandaşı bu isimleri taşıyor. Tuntul ile Paşabaton da o taraflarda gayet normal isimler. Çıldır ile Arpaçay tarafında, başka bir sohbette sözünü etmiştim, Karapapak toplumunda mesela Nazhanım var 500 küsur kişi. Karakız, Şemistan, Balahanım ve saire. Iğdır Azerilerine gelince, Türkiye’nin geri kalanından farklı, ama Azerbaycan Azerilerinden de farklı. Azer, Araz, Esedullah, Kurbanali, Heyrat gibi isimler. Bunlar marjinal adlar değil, mesela Belger gibi, Biltin, Targun, Soytekin gibi piyasanın gözdesi ‘Türk adları sözlükleri’nin favori isimlerinden en az yüz kat, bazen bin hatta on bin kat daha yaygın Türkiye adları.
Rumeli göçmenleri, yani Bulgaristan ve Yugoslavya doğumlu yüz binlerce insan var Türkiye’nin 20. yüzyıl kadrosunda. Onların isim repertuvarı da farklı. Daha önce farkında olmadığım bir şeydi, eski Yugoslavya’dan, yani Makedonya, Kosova ve Novi Pazar’dan gelenlerin isim dağarcığı ile Bulgaristanlıların isim dağarcığı da farklı. İsmiye, Zeynullah, Zergüzel, Bahtişah mesela, Yugoslavyalı isimleri. Dalip ve Hazır, sadece Kuzey Makedonyalılarda görülen adlar. Bulgaristanlılarda ise başta Hüsmen ve Mestan tabii, sonra Zatiye, Ürküş, Beyti, Emzade. Daha böyle yüzlerce.
Daha önce yine çok farkında olmadığım bir şey, İstanbul-İzmir aksı. Cumhuriyet döneminde 1934-35’ten sonra icat edilmiş Yeni Türk adlarının birçoğu bu iki ilde nüfusa kayıtlı olanlarla sınırlı. Ama sadece onlar değil, Tanzimat-Meşrutiyet döneminin ağdalı beyefendi ve hanımefendi adlarının çoğu da öyle. İstanbul-İzmir’in nüfusu fazla o yüzden orada çok görünüyorlar diye düşünmeyin sakın, çünkü güncel ikametgahı değil nüfus kaydı bu iki ilde olanlar aslında küçük bir azınlık. Ama Ülkü’ler, Egemen’ler, Çağan’lar, Evrim’ler, Yankı’ların ezici çoğunluğu orada. Ulviye’ler, Rüçhan’lar, Müeyyet’ler, Nevra’lar, Yelda’lar, Lemi’ler de öyle. Merkezi aristokrasinin kuşaklara göre isim tercihlerini pat diye çıkarabiliyorsunuz bu istatistiklerden.
Bunlar bir yana. Diğer yanda ülkenin gayrimüslim azınlıkları var. Ermeniler başta, sonra Yahudiler, Süryaniler, Hatay Hristiyanları, Levantenler. Sonra harici mihraklar, yani Türkle evlenip TC vatandaşı olan Ruslar, Moldovalılar, Gürcüler, vs. Onları eklemesen olmaz çünkü yarın öbür gün Türkiye vatandaşı Türklerin soy kütüğünde görünecek bu isimler.
Bunlarla uğraşıyorum sizinle sohbet etmediğim zamanlarda. Zevkli bir uğraş, her gün çok şey öğreniyorum.