Kişi adları: Ferfuri
Blog
23 Şubat 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Ferfuri bir kadın adı. Ferfuri olarak 1078 kişi, Ferfur 780, Ferfure 287, Feyfuri 244, Feyfure 208, Ferfuriye 48 vs.. Tüm varyantlarının toplamı 3200’den fazla. Bölgesel dağılım Kürt adı olduğunu gösteriyor. Nitekim Kürtçe sözlüğümüz ferfûr ve ferfûrî için “porselen” karşılığını vermiş. Yalnız Kürtçe değil, güncel Arapçada da ferfûrî porselen demekmiş. Türkçede var mıdır? Hiç duymadım, alışılmış kaynaklarda da bulamadım.
Bağlantıyı kolayca kuruyoruz. Osmanlıca’da da, ondan evvelki İslami literatürde de Çin porseleninin adı fağfûrî’dir. (Ömer Seyfettin’in Fağfur Kâse diye bir hamasi öyküsü vardır, belki size de ortaokulda okuttular, doğrusu Fağfuri Kâse olmalı.) Fağfur Çin padişahının adıdır. Elbette bilirsiniz, Avrupa’da 18. yüzyılda “Meissen” ve “Sèvres” fabrikaları kuruluncaya dek bütün dünyanın porseleni Çin’deki kraliyet imalathanelerinden gelirdi. Fağfuri demek o halde “kral marka Çin malı” demek sadece.
Peki neden fağfur? Bu da iyi. Çin imparatorunun resmi unvanı tianzi yani “tanrının oğlu”dur, elbette duymuşsunuzdur. Hintçesi bhága-putra, o da aynı anlamda. Bunun Farsça eşdeğeri bağ-puhr, bunun da Arapça sesletimi bağfûr olur, çok basit. Belli ki hayli erken bir çağda, belki İslam öncesi devirde Araplar Çin mallarını ve Çin’e dair bilgileri Hindistan üzerinden edinmişler.
Eski İslami literatürde bir de meşhur Rum hekimlerinden Furfuriyus geçer, Sokrat ve Bukrat Hekimler ile bir nefeste anılır. Evliya Çelebi bile olur olmaz bu isimleri anmayı sever. Kimdir diye sorarsanız meşhur İskenderiyeli Yeni-Aristotelesçi filozof Porphyrios, 3. yüzyıl. “Eisagogê” (“giriş, mukaddime”) adıyla yazdığı şerh bin küsur yıl boyunca hem doğunun medreselerinde, hem batının üniversitelerinde Aristo Mantığı’na giriş kitabı olarak okutulan kişi. Çok orijinal biri olmasa da, hatta bugün adı epeyce küllenmiş olsa da, muhtemelen felsefe tarihinin en etkili şahsiyeti desek yeridir. Çünkü 16. yüzyılda Platonizmin keşfine, hatta 17. yüzyıldaki bilim devrimine dek, hem batıda hem doğuda bilimsel düşüncenin temelleri Porphyrios’un Aristo yorumu üzerine inşa edilmiş.
Osmanlı medreselerinde en azından 18. yüzyıl sonuna dek, en azından teorik olarak İsagûcî okutulduğunu biliyoruz. Gelenbevi İsmail Efendi’nin 1780’lerde medresede ders kitabı olarak okutulmak üzere yazdığı bir Îsagûcî Şerhi bulunuyor. Şerhin şerhi yani, eski skolastiğin klasik yöntemi.
Bundan 25 yıl kadar önce bir ara Doç. Dr. Abdülkuddus Bingöl adlı bir hocamızın Gelenbevi hakkında TC Kültür Bakanlığından çıkan kitabını okumuştum. Îsagûcî sözcüğü ilk orada dikkatimi çekti. Yazar, Gelenbevi’nin Îsagûcî Şerhini yere göğe koyamamış, İslami ilmin bu değerli şaheserini insanlığa armağan eden büyük Türk ve İslam alimini öve öve bitirememiş. Lakin biraz okuyunca fark ediliyor ki değerli doçentimiz İsagûcî’nin ne olduğu konusunda karanlıkta. Sözlüklerde bulamamış, lafı dolandırdıkça dolandırmış, işin içinden çıkamamış. Furfuriyus’u duymuş mudur bilmem, fakat Porphyrios’tan haberdar olmadığı kesin.