Kişi adları: Ajda
Blog
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Ajda Kürtçe “filiz veren, filiz süren” demekmiş. Aj “filiz”, da “veren”. Basit. Peki bundan Ajda’nın Kürtçe bir isim olduğu sonucu çıkar mı? Çıkmaz.
Bu ismi taşıyan ilk kişi 1946 doğumlu malum süperstar. Babası Boşnak, anası Dobruca muhaciri imiş. Besbelli Aida adının Boşnakça veya Bulgarca yazımını benimsemişler. Görülmemiş bir şey değil, memlekette pek çok Ajse, Ajla, Ajfer, Ajlin, Ajsel, Ajten var Rumeli kökenli.
İkinci Ajda 47 doğumlu, Kastamonu’da doğmuş fakat İstanbul’da yaşayan bir Ermeni ailenin evladı. Şüphe yok ki Aida adını nüfus idaresindeki hayvan öyle yazmayı uygun görmüş.
47’den sonra 8 yıl Ajda yok. 55-63 arası sekiz adet gelmiş. Üçü Adanalı, merkez ilçe nüfusuna kayıtlı; dördü İstanbul Fatih, Şişli ve Beşiktaş nüfuslu; biri Rize Ardeşen kökenli, Malatya’da doğmuş, İstanbul’da yerleşik. Yani memur çocuğu. Çocuklarına Kürtçe isim vermiş olabilirler mi? Neuzubillah. O yıllarda Güneydoğulu olmayan kişilerin Kürtçe diye bir dilin varlığından haberdar olmaları bile sakıncalıydı. “Kürt mü? Ne ayıp Sevan Bey, o bizim hamallara taktığımız bir lakap.” Bu kulaklar bu cümleyi bilfiil duymuştur, uydurmuyorum.
Ajda Pekkan’ın bir yıldız gibi Türk sinema dünyasına doğması 1 Ocak 1964’te vizyona giren Beyaz Güvercin filmiyledir. O tarihten itibaren memleketin Ajda nüfusu patlar. 1964’te 7 tane, 1965’te 15 tane, 1972’de 22, 1977’de 54 tane. Tümünün esin kaynağı Yeşilçam’ın hayal dünyasına eklenen ‘arajman’ müziğinin unutulmaz melodileri olmalıdır: İki Yabancı, Saklambaç Oynarken, Boş Vermişim Dünyaya... Doğu illerinde isim hiç görülmez. 1980 civarında tek tük Şırnak kökenli olup Marmaris’te yaşayan, Ağrı kökenli Esenyurt’ta yaşayan, Diyarbakır kökenli Söke’de oturan aileler Ajda’lar doğurmaya başlar. Kürtçe midir? Daha neler! Daha ziyade kökenini unutmaya veya unutturmaya çalışan insanların Yeşilçam’ın yıldızlarından medet umması gibi duruyor.
1980-83’ten sonra doğan Ajda’lar arasında Kürt oranı artar, Türkiye ortalamasına yaklaşır. En azından o kesimde “filiz veren” anlamı göz önüne alınmış mıdır? Bilmiyorum. Belki de artiz adına itiraz eden dedeyi yatıştırmak için “dedeciğim sen hiç merak etme, öz be öz Kürt adı” deme gereği duymuşlardır, mümkün sanki.