Kilikya Ermeni krallığı nasıl kuruldu, neden battı
Pazar Sohbeti (Düzenlenmiş)
14 Mart 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Kilikya Ermeni Krallığı hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu bir elit dominasyonu örneği midir? Yoksa o bölgeye nüfus çoğunluğunu değiştirecek boyutta bir Ermeni göçü oldu mu?
Tarihteki siyasi oluşumları bugünün ulus devlet paradigmasına göre yorumlama eğilimi var insanlarda. Oysa eski zaman devletleri, bilhassa feodal çağınkiler, askeri ve siyasi birer yapılanmadır. Bir grup silahlı adam bir bölgeye hakim olur, oranın rantını yemeye başlar. Kendi aralarında ortak bir dil, bir kültür, bir egemenlik ideolojisi oluştururlar. Etraftan toplayıp kendi kültür dairelerine dahil ettikleri adamlarla kadrolarındaki eksikleri tamamlarlar. Elbette bu maceraya girişebilmek için önceden belli bir çekirdek zümreye ihtiyaçları vardır, yoksa egemenlik kurmak zor bir şey. Ama silah ve ideoloji, bu iki şey kuvvetliyse, az sayıda insan de çoğunluk üzerinde pekala iktidar kurabilir.
Türklerin gelişinden önce, 1020’lerden 1040’lara kadar Ermeni ülkesinden Bizans Anadolu’suna doğru büyük bir göç var. Van hükümdarı ülkesini Bizans’a teslim edip karşılığında Sivas beyliği edinmiş. Ani ve Kars hükümdarları memleketlerini bırakıp, Kayderi ile Malatya ve Adana arasında, Tomarza ve Yahyalı civarına yerleşmiş. Maiyetleri, aşiretleri, silahlı adamlarıyla gelmişler. Bizans adına yönetmeleri için birtakım uçbeylikleri ve kaleler verilmiş onlara. 1071’de Bizans ordusu Malazgirt’te çökünce, bunlar büyük bir hızla etraftaki kalelere de el atmaya başlamışlar. 1071’den bir iki yıl önce bir Ermeni beyinin Bizans adına Tarsus beyi tayin edildiğini görüyoruz. Elini güçlendirmek için derhal hem doğudaki memleketten hem Tomarza tarafındaki Ermenilerden akraba ve tanıdıkları getirip stratejik kalelere onları yerleştirmiş. Malazgirt’ten sonra Bizans’ı artık hiç tanımadan Adana kuzeyindeki dağlarda kale kapmaca oynayan Ermeni derebeyleri görüyoruz. En önemlilerinden biri Feke Kalesinde, bir diğeri bugün Çamlıyayla denilen Namrun Kalesinde. Köhne Bizans’tan kalma yerel egemenleri teker teker indirip, bir kısmını da kendilerine raptedip dağlık bölgeye hakim olmuşlar. Peşinden, nüfusu büyük oranda Müslüman veya Arap olan Çukurova’yı da ele geçirmişler.
Bizans devleti kaçın kurası, böyle bir tehdidi zamana yayıp bertaraf eder normal olarak. Bizans olmazsa Türklerin gelip zaptetmesi beklenir. Fakat tam o aşamada patlak veren Birinci Haçlı Seferi Ermeni beyliklerinin kurtuluşu olmuş. Türklerin ilk dönemdeki asıl güç merkezleri olan Halep, Musul, Mardin gibi yerlerle Kilikya Ermenileri arasına Haçlı beylikleri girmiş. 1130’larda Bizans gelip Kilikya’daki Ermeni hakimiyetini yerle bir etmiş, bütün yerel beyleri toplayıp İstanbul’da hapse atmış. Fakat hemen peşinden İkinci Haçlı Seferi Bizans’ın nefesini kesmiş.
Üçüncü Haçlı Seferinden sonra, 1198 yılında, Avrupa devletlerinin de desteğiyle bölgede yeni bir siyasi yapılanmaya gidilmiş. Ermeni beylerinden Levon, kral ilan edilmiş. Papa’nın gönderdiği tacı başına takmış. Levon’u kral ilan eden biat belgesinin metni var elimizde. Alanya’dan Dörtyol ve Osmaniye’ye kadar olan alanda yüzü aşkın kale sahibi derebeyi, Ermeni Kilise hiyerarşisinin tam kadro huzurlarında Levon’u kral tanımışlar. İsimlerine bakıyoruz, bir kısmının isimleri Ermenice. Bir kısmı Rum isimlerine sahip. Sahil kısmındakilerin bir kısmı Frenk, yani Batı Avrupalı şövalyeler ve maceracılar. Ulukışla’daki bir tanesi belki Müslüman, çünkü ismi Müslüman ismi. Bu dört benzemez cinsinden insanlar Ermenice bir belge imzalamışlar. Eğer Rumca bir nüshası da var idiyse onu bilmiyoruz. Ermeni Kilisesini hakem ve manevi önder kabul etmişler. O çağda bir devletin nasıl kurulduğunu çok net olarak kavrıyorsunuz bu hadisede. Kuranların pek çoğu Ermeni filan değil. Ama kurdukları krallık Ermeni krallığı. Bir arada tutan harç o. Din ve töre.
13. yüzyıl Doğu Akdeniz havzası için muazzam bir zenginlik çağıdır. Moğol imparatorluğu sayesinde, Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki ticaret tarihte görülmemiş bir seviyeye ulaşır. O ticaretin düğüm noktalarından biri de Kilikya’daki Ayas limanıdır, yani bugünkü Yumurtalık. Oradan kazandığı gümrük geliriyle Kilikya Ermeni krallığı kısa bir süre için bölgenin kayda değer güçlerinden biri haline gelir. Kasan doluysa eğer her türlü ordu donatabilir yahut satın alabilirsin. Komşu beyleri öyle ya da böyle ikna edebilirsin. Konya Sultanına ve Mısır hakimine güzel bahşişler gönderebilirsin. Fakat büyük rakibin İskenderiye ise ve orası seni tepelemeyi aklına koymuşsa, Mısır’ın sınırsız ekonomik gücüyle başa çıkamazsın. Nitekim çıkamamışlar. Mısırlılar bir gelmiş Ayas’ı yakmış, bir gelmiş Ayas’ı yıkmış, bir daha gelip Çukurova’yı talan etmiş, sonunda Kilikya Ermeni devletini yıkmayı başarmışlar. Arada 1310’a doğru Moğol devleti de ortadan kalktığından ticaret de zayıflamış, Ermenilerin suyu kaynamış zaten.