Kayı Boyu ne demek
Pazar Sohbeti
20 Eylül 2020
0:00
0:00

metin

Kayı boyunun esprisi nedir hocam? Barbar veya Welsch gibi bir isimlendirme mi?
Kayı boyu Oğuzların 24 boyundan biri. İlk kez Divan-ı Lugat-i Türk’te Kaşgari Mahmut söz ediyor, 1060 küsur yılında. Sonra uzun süre duymuyoruz. 1400’lü yılların başında, yani Timur istilasının hemen akabinde, yeniden gündeme geliyor, Osman Bey’in Kayı boyundan olduğu iddiası ilk kez o tarihte duyuluyor. Yani Osman Gazi Hakkın rahmetine kavuştuktan yaklaşık yüz yıl sonra.
Bu boy adlarının ne anlama geldiği konusunda kimsein gerçek bir bilgisi yok. Dünyanın her yerinde etnonimlerin çoğunun kaynağı muammadır, bilinmez. Almanlara Deutsch diyorlar. Niye diyorlar, bilmiyoruz. Türklere Türk diyorlar. Niye bu isim verilmiş, bilmiyoruz. Arap kelimesinin anlamı nedir? Kürt kelimesinin anlamı nedir? Pers yani Fars kelimesinin anlamı nedir? Ermeni kelimesinin anlamı nedir? Bunların hepsi deştikçe elinde dağılan konular. İlk bakışta birtakım bilgi kırıntıları var gibi görünüyor, incesine girince anlıyorsunuz ki hepsi tahmin, hepsi spekülasyon.
Basit bir gerçek: Kaymak fiili eski Türkçede var olan bir fiil. Bugün kullandığımız, ‘ayağım kaydı’daki kayma değil. Dönmek demek. Eski Asya Türkçesindeki anlamı bu. Oğuz Türkçesinde de Dede Korkut masalları 15.-16. yüzyıla dek bu anlamda kullanmış. ‘Kaydı geri gitti’ ifadesi, döndü geri gitti anlamında. Fiilin özgün anlamı bu. Buradan hareketle diyoruz ki Kayı adı, eski Türkçede “dönme” yahut “dönenler” anlamına gelebilir. Bakın gelebilir diyorum, gelir demiyorum. Çünkü Kayılara kim bu adı vermiş, Kayılar kimmiş, niye bu adı vermişler bilmiyoruz. Sadece Türkçe bilgimizden hareketle çözümlemeye çalışıyoruz.
Osman Bey gerçekten Kayı boyuna mı mensuptu? Var mıydı Osman Bey zamanında gerçek bir anlamı olan bir Kayı boyu? Bunları da bilmiyoruz. Osman Bey’in çevresindeki insanların hemen hemen hepsi Rum dönmesi, Bizans dönmesi. Osman Bey niye farklı olsun? Osman Bey’den yüz yıl sonra, Timur felaketinin ardından Osmanlı devleti ve diğer Batı Anadolu beylikleri kendilerinin hakiki Türk, öz be öz Türk ve Oğuz olduklarını kanıtlama sevdasına düşmüşler. Bu uğurda tarihi yeniden yazma yoluna gitmişler. 1410’lardan 1480’lere dek onlarca ve onlarca popüler tarih anlatısı kurup, yeni devletin ideolojik söylemini inşa etmişler. Çok belirgin bir tarzı vardır bu dönem tarihçilerinin. Hepsini, neyi söylemişler değil neyi söylememişler diye okursanız çok daha iyi anlarsınız.
Yazıcıoğlu Ali adlı bir tarihçi var, 1420’li yıllarda Al-i Selçuk hanedanının tarihini yazar, o meyanda Osmanlı Beyliğinin kuruluşuna değinir. Esasen, kendisinden 130-140 yıl önce yazılmış olan Arapça İbni Bibi tarihinin Türkçeye çevirisinden ve revizyonundan ibarettir eseri. İkisini yan yana okumak ibretle dolu bir egzersizdir. Çünkü adam İbni Bibi tarihini almış, içine, cümle aralarına, Türkçü propaganda eklemiş. Meşhur deyimle, parça atmış araya. Orijinal metinde Kayılarla, Kınıklarla, Oğuzlarla ilgili bir şey yok. Ki, İbni Bibi Konya Selçuklu sarayının iç çemberinden gelen biriydi, bilmesi gerekse bilmemesine imkan yoktu. Yazıcızade zamanında ise Timur faciası yeni bertaraf edilmiş, Anadolu’da İslam egemenliğinin devrilmesine ramak kalmış, Osmanlı devleti gidip gelmiş, yeni temeller üzerinde yeniden inşa edilmiş. Osman Gazi’nin Kayı olduğu ilk kez orada geçiyor. Selçukların Kınık boyu olduğunu ilk orada öğreniyoruz. Türk ve Türkmen alpleri, Oğuz töresi, Bayındır, Ertuğrul Gazi, Gündüz Alp ve Gök Alp, hiç biri Bibioğlunun orijinal metninde yok, 1420’de eklenmiş.
Tabii bunlardan, Yazıcıade’nin eklediği her şeyin yalan olduğu sonucu çıkmaz. Ama o yönde kuvvetli bir kuşku doğar. Başkaca kanıt olmadan bu sözlere inanmanın çok akıllıca bir hareket olmayacağı sonucuna varılabilir.