Yok canım, iyi fotoğrafçı değilim. Çok fena çekmiyorum galiba, vasatın biraz üstünde. Eşim İra benden daha iyi fotoğraf çeker, benim çektiklerimi beğenmez, her çektiğim kareden sonra gelip, sen çekil deyip bir daha çeker fotoğrafı. Ona sormak lazım bu soruyu.

Benim bildiklerim şu. Bir kere neyin fotoğrafını çektiğinizin kafanızda net olması lazım. Objeyi tanımlamakla başlayın. Obje nedir? Arkadaşını mı çekiyorsun, kalabalığı mı çekiyorsun, binayı mı çekiyorsun? Obje odur. Çok tecrübeli değilsen iki tane nesne olmaz, bir tane olması lazım. Bir kişi olacak demiyorum bakın. Üç kişilik bir grupsa, objeniz o gruptur. O objenin fotoğrafta iyi çerçevelenmesi lazım. Ön planda olması lazım. Çoğu zaman birine, abi bak, bizim bir fotoğrafımızı çeker misin dediğinde tipik olarak eğer acemiyseler geriye, geriye, geriye giderler, bit kadar çıkarsın resimde. Bizi çekiyorsun kardeşim. Fotoğrafın üçte ikisini bizim doldurmamız lazım. Yakına gel. Göstermek istediğin nesne ne ise onu göster. Bence fotoğrafçılığın birinci kuralı bu.

İkinci kuralı ışık, aydınlatma. Gösterdiğin nesnenin iyi aydınlanmış olması lazım. Tipik acemi hatası, adam gölgede duruyor, gölgede fotoğrafını çekiyorsun, etraf cayır cayır ışıklı, gölgedeki kişi hayalet adam Fantoma gibi çıkıyor. Yüzüne ışık gelmesi lazım. Işık çok önemli, ışığa dikkat etmen lazım.

Bir de genel kadraj ilkeleri var. Ne bileyim, manzara çekiyorsan gökyüzüyle yeri bir arada göstereceksen eğer, kabaca üçte birinin yukarıda üçte ikisinin aşağıda olması lazım. Aksi halde topal bir fotoğraf olur. Aşağıda bir çayırın kenarı, yukarıda koskocaman bir gök. Yahut tersi, çayıra bakmışsın, gök yanlışlıkla kadraja girmiş gibi daracık duruyor. Rahatsız eder bunlar gözü.

Üç ilke. Bir, nesneye yoğunlaş. Nesne ön planda olsun. İki, ışığı ihmal etme. Üç, temel aritmetik oranlara dikkat et. Orantılı olsun gösterdiğin şey. Bunların ötesini ben bilmiyorum.