İstanbul finans merkezi miydi
Pazar Sohbeti
10 Ocak 2021
0:00
0:00

metin

İstanbul tarihin herhangi bir aşamasında finans merkezi oldu mu?
İstanbul birçok şeyin merkeziydi de finans merkezi miydi onu bilemedim. Daha doğrusu 1700 civarında modern finans kapitalizminin icadından önce dünyanın herhangi bir yerinde finans merkezi diye bir şeyden söz edebilir miyiz, emin değilim.
İstanbul her şeyden önce başkentti. 325 yılından 1923 yılına dek 1600 yıl boyunca dünyanın büyük bir bölümünün idare merkeziydi. Bir kırk sene kadar Edirne’ye kaybetti önceliğini, o kadar. Demek ki dünyanın en güçlü idarecileri, komutanları, kurum şefleri, akıl vericileri, seçkin hocaları oraya birikmişti. O mevkilere gelmeyi hayal edenlerin çoğu oraya birikmişti. Onlara lüks tüketim eşyası satanlar, övgü düzerek bahşiş alanlar, sanatlarıyla onların gözünü boyamayı umanlar da orada toplanmıştı.
İkincisi, İstanbul dünyanın ticaret yollarının kavşağıydı. Muazzam bir yere konumlanmış bir şehir İstanbul. Asya ile Avrupa’nın pivot noktası, Rusya ile Akdeniz’in ara kapısı. Dolayısıyla büyük servetlerin bu şehirde birikmiş olacağına hükmedebiliriz. Ama bu servetleri bir finans piyasası aracılığıyla potansiyel yatırımcılara aktaran etkili bir sistem kurulmuş muydu? Zannetmiyorum. Somut örneklerini hiç duymadım. Ne kadar geriye gidersen git İstanbul’da her zaman sermaye kıttı.
Bu konunun uzmanı değilim, bilgim az, fakat anladığım kadarıyla bir şehrin dünya para trafiğini kontrol eder hale gelmesi modern bir fenomen. Modern bankacılığın, daha spesifik olarak Bank of England’ın kurulmasıyla başlayan bir şey. Bank of England’ın kuruluşu ne zamandır? 1696 mı, 1698 mi öyle bir şey olması lazım. Londra Borsası’nın ciddi bir spekülasyon merkezi haline gelmesi 1720’deki South Sea Bubble olayından önceki yıllar. Doğu Hindistan Kumpanyası’nın İngiliz ekonomisinin baş rolüne geçmesi de o yıllar. O tarihlerde fark edildi ki banka, ileride ödemek üzere kağıt para yaratabilir. Şu anda elinde bulunan bir miktar gerçek kıymete karşılık, o rezervin birçok katı kağıt çıkarabilir piyasaya, kredi yaratabilir. Dolayısıyla yatırımların ve toplumsal gücün dağıtılmasında daha önce eşine rastlanmamış boyutlarda bir rol oynayabilir. Devlet bir bakıma bankanın elinde oyuncak haline gelebilir. Devletle banka arasındaki iş birliğiyle daha önce eşi görülmemiş boyutlarda bir güç odağı yaratılabilir.
İngiltere’nin dünya hakimiyetinin altyapısında eğer birinci faktör Atlantik ticaretinin kontrolü ise, ikinci ve asıl koparıcı olan faktör devlet bankasının ve banknotun icadıdır. William & Mary dönemi ile Kraliçe Anne zamanı.
Ne kağıt parası, millet dijital paraya geçiyor...
Haklısınız. 1700 yılı civarında gerçekleşen banknot devrimi büyük bir güç konsantrasyonuna nasıl yol açtı ise, bugün yaşamakta olduğumuz moneter devrim de benzer sonuçlar doğuracaktır mutlaka. Hem dijital paranın ortaya çıkması, hem merkez bankalarının adeta oy birliğiyle, rezerv ile para arzı arasındaki ilişkiyi lağv etmeleri, sonuçlarını benim kestiremeyeceğim radikal edımlardır. Yerçekimi kanununu iptal ettiler adeta. Artık hepimiz uçabiliriz noktasına gelindi. Bunun bir devrim olduğunu düşünüyorum. Ama o devrim iyi bir yönde midir, kötü bir yönde midir, onu kestiremiyorum.