İslami teröristleri kim kullanır
Pazar Sohbeti
18 Ekim 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Fransa’daki öğretmen cinayeti Türkiye Cumhuriyeti patentli olabilir mi?
Fransa patentli de olabilir tabii. Düşünün, önceki hafta Macron büyük bir politika değişikliği paketi açıklıyor, ülkedeki İslami yapılanmalara karşı çok radikal bir dizi yöntem öneriyor. Tabii ki bu Fransa kamuoyunda yoğun olarak tartışılıyor. Siyasi görüşler ikiye bölünüyor. “Sol” ve liberal kesimde Macron aleyhine bir rüzgar estiriliyor. Derken lalettayin bir öğretmen sınıfında İslam ve ifade özgürlüğü konusunda birtakım laflar edip peygamber karikatürleri gösterme gafletinde bulunuyor. Ertesi gün kim olduğu bilinmez şahıslar tarafından bu hadise Twitter’da muazzam bir kampanya konusu ediliyor. Küfür kafir, hakaretlerin, tehditlerin bini bir para. Sonra adam öldürülüyor. Hem medyada gündemin birinci sırasına çıkmasını garantileyecek şekilde, çok artistik bir şekilde öldürülüyor. Kafası kesiliyor. Öldüren kim? O da öldürüldüğü için bilgi yok. Herhangi bir piç kurusu.
Twitter’da yaratılan fırtınalara ben oldum olası kuşkuyla bakarım. Türkiye’den epeyce deneyimim var bu konuda. Bu işin arkasında devlet veya devlete yakın organlar olur genellikle. Yani birdenbire bütün çomarlar aynı anda havlamaya başladılar mı bil ki bunları birisi dürtüyor sopayla. Hiç şaşmaz. Fransa’da da bu böyle midir, değil midir bilemem tabii.
Böyle bir şey yapan Fransız Devleti’nin birtakım organları mıdır yoksa başka ülkeler, mesela Türkiye buna karışmış mıdır, onu da bilemem. Fakat gazetelerde okuduğunuz her şeyi yüzeysel anlamıyla kabul etmeyin. Bakın işte gördünüz, Müslümanlar terörist oluyor. Eğer sen Müslümanlar terörist olur diye bir anlatıyı topluma kabul ettirmek istiyorsan, buna gönüllü veya gönülsüz katılacak marjinal bir tip bulmak çocuk oyuncağıdır bir polis teşkilatı için. Eminim kart koleksiyonu vardır ellerinde. Açmışlardır, yirmi bin tane isim arasında, ha bak şu oğlan iyi görünüyor, bunu kullanalım demişlerdir. Çok kolay bu işleri organize etmek. Cahil itin tekini, aslansın kaplansın, bak cihat zamanı geldi, Resulullah’ın karikatürlerini göstermiş mel’un, al şu kılıcı git kafasını kes diyerek gaza getirmek zor bir şey olmasa gerek. O yüzden böyle şeyleri temkinle karşılamak lazım. İç yüzünü bilmediğimiz olaylardır, ne olur ne olmaz.
Avrupa’yı ele geçirmeye çalışan, Avrupa’da kendi kültürünü, kendi zihniyetini, kendi teşkilatlarını empoze etmeye çalışan ve bunun için başta Türkiye olmak üzere yabancı devletlerden destek gören bir hareket var. Avrupa bununla bir şekilde başa çıkmak zorundadır. Şu ana kadar gardını düşürüp bütün sahaları onlara terk etmesini toplumun büyük bir kısmı bir intihar politikası olarak görüyor. Bir politika değişikliği olmazsa intihar gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi, bilemem, ama Avrupa toplumlarının büyük bir siyasi tepki göstereceğine kesin gözüyle bakabiliriz. Özellikle Fransa’da kamuoyu son derece bilenmiştir. Yarın seçim olsa aşırı sağ alıp götürebilir seçimi. Dolayısıyla Macron’un, hem kendisinin hem temsil ettiği siyaset sınıfının istikbali için İslami örgütlenmelere karşı bir şeyler yapması veya en azından bir şeyler yapar görünmesi gerekiyor. Nitekim yapıyor veya yapmaya çalışıyor. Bu kafa kesme hadisesini de o politik dönüşümün bir detayı olarak, bir adımı olarak görmek zannediyorum daha doğru olur.